Bana dokunmayan yılan bin yaşasın edebiyatının bittiği yerdeyiz.
Demokrasi getiriyoruz, Globalleşiyoruz kandırmacaları ile Milli, Ahlaki, Dini değerlerimizi, duygularımızı yok etmeye çalışan bir kuşatmanın eşiğindeyiz. Ne yazıkki bilerek veya bilmeyerek dalgınlık, dikkatsizlik, boş bulunma, aymazlık, ihtiyatsızlık sapkınlık, doğru yoldan ayrılma uykusuna dalmış bir hükümetin ben yaptım oldu felsefesine karşı daha fazla tahammül gösterilemez.
Sağcısı, solcusu, inançlısı, inançsızı, bir araya gelme bir olma zamanıdır.
Türkiye Cumhuriyetinin özgür bireyleri olarak Türkiye Büyük Millet meclisinde %51 oyla çoğunluğu eline geçiren , ve ben yaptım oldu felsefesini vatandaşlara dayatan bir hükümeti oylarımızla oturdukları koltuktan indirmek zor olmasa gerek. Çoğunluğunun Milli görüş felsefesinden gelmiş olmalarına rağmen Milliyi yok sayan bu aymazlara meydanın boş olmadığını göstermek hangi inançtan, hangi kökenden olursa olsun kanla büyüklerimizin binlerce şehit vererek düşman işgalinden kurtardıkları vatanımızı korumak ve kollamak durumundayız. Atatürk ilke ve inilaplarını muhafaza ve müdafa etmek öncelikli vazifemizdir.
Atatürk ilke ve inkilaplarına yapılan saldırı Amerika ve Avrupa dayatmaları sonucunda karşı devrime dönüşmüştür. Allah dincilerin,dinimizi siyasete alet edenlerin değil gerçek inananların yanında olacaktır. Allahın Emanet olarak bahş ettiği bedenimiz bu uğurda feda olsun. Kanlımı kansızmı olsun! Bu uğurda Gazamız mubarek olsun.
Vatana bilerek ihanet sözcüğünü henüz kullanmak,mevcut hükümeti milli ve manevi değerlerimizi yok ediyorlar suçlaması ile bütün bakanlarımıza haksızlık yapmaktan korkuyorum.
Sayın Cumhur başkanımızın ve sayın Başbakanımızın VİDEO TIKLAYIN
bir an önce daldıkları bu rüyadan uyanmalarını umud ediyorm. Unutmamaları gereken tek şey bir ulusun mutluluğu sadece para değildir. Nitekim Peygamberimiz’ de: Havâic-i asliyye “İnsanın normal olarak maddi ve manevi hayatı idame ettirmek için insanın muhtaç olduğu şeyler. Diyebileceğimiz zaruri ihtiyaçlarını şu üç şeyle sınırlandırmıştır:
1.Belini doğrultacak birkaç lokma,
2. Vücûdunu soğuk ve sıcaktan koruyacak bir hırka,
3. Başını sokacak bir ev.
Ulusal kurtuluş savaşımızı zaferle taçlandıran büyük taarruzun 90. Yıl dönümü nasıl kutlandı diye sormayın.
Milli düşünceden yoksun bir hükümetin almış olduğu kararlar Milli bayramlarını unutmak istemeyen, bu günleri arzu ettikleri şekilde kutlamak isteyenleri engelliyemeyeceklerini anlamışlardır umarım. Milli bayramlar toplumun ortak paydalarını teşkil ederlerki, hiç bir güç bu duygu seline karşı duramaz. Ne yazıkki 89 yıldır büyük bir coşku ile kutladığımız 30 Ağustos zafer bayramımız Hükümetin almış olduğu bir kararla yasaklanmış olup hak ettiği gibi kutlanamamıştır. Devleti yönetenler toplumun büyük bir kısmının bu günü kutlamak için bir araya gelmelerine bile tahamül edememiş, Devlet binalarına Türk bayrağı çekilmesi , Atatürk’ün heykellerine Çiçek, çelenk konması engellenmiştir.
Tüm bu kararlar Türk Polis teşkilatını halkla karşı karşıya getirmiş istenmeyen olaylara vesile olmuştur.
Boğaz içi köprüsünde 30 Ağustos zafer bayramımızı kutlayan motorluları hayran hayran izleme fırsatı bulmuştum. En azından Trafik polisleri bu konvoya mudahale etmediler. Hoş sağ şeritten başka bir şeritteki araç geçişini engellemediklerinden olsa gerek müdahele edecek bir durumda yoktu. Bu geçişi organize eden, bu geçişte yer alan her can’ı gönülden kutluyor teşekkür ediyorum.
İşte sayın Reysicumhurumuz ve sayın Başbakanımız durum bundan ibaret İnsanlığa armağan edilmiş bu muhteşem İslam dini adı altında yaptıklarınız ve sonuçlarından arkanıza baktığınızda rahat uyuyuyabildiğinizden eminmisiniz. Yolunuzu Amerika başkanının sözlerinde değil Yüce kitapta arayınız. Size en doğru yolu göstereceğinden emin olabilirsiniz.
M.Tevik Özkartal