Paket programlar halinde hazırlanan imajlar satılıyor bu ülkede insanlara; Bir kısmı Bir elinde Kuran, diğer elinde haram lokma tutan. Bir kısmı düne kadar, Milliyetçiyim diyerek beş yıl boyunca, AKP ye koltuk değneği olan. Diğer bir kısmı başka tarafta sloganlarıyla, kılık kıyafetleriyle, danslarıyla hatta yiyecekleri ve içecekleriyle. Özgürlük kavramını‘da katarak senaryolarında insanları şucu bucu olmaya zorluyor.
Özgürlüğün tanımı bu kavramdan ne anladığınıza ve bu kavrama ne gibi anlamlar yüklediğinize bağlı olarak değişir. Özgürlük, kimileri için bağımsızlık demekken, kimileri için eşitlik, kimileri için gizlilik, kimileri için ise sorumluluk anlamına gelebiliyor. Avrupada 17. yüzyılda yayınlanan İnsan Hakları Bildirgesi’ne Göre ise özgürlük, kişinin bir başkasına zarar vermeden herşeyi yapabilmesidir. Bu gün ise Hukuk devleti ilkesine bağlı, çağdaş devletlerde kişilerin temel hak ve özgürlükleri, anayasal güvence altındadır.
Nedir sahip olduğumuz temel hak ve özgürlükler? Çağdaş demokrasilerde bireysel özgürlükler, özel bir değer ve önem kazanmıştır; artık bireysel özgürlüklere devletin ve hiç kimsenin karışması söz konusu değildir ve olmamalıdır. “Özgürlük, başkasına ve vatana zararı dokunmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır” Bütün bu haklara bağlı olarak kendi topraklarımızda kendi denizimizden faydalanmak için yabancı bir ülkeden gelen bir turistten daha fazla para ödeyerek tatil yapabiliyorsak, Kendi ülkemiz’de bile yabancı turistler kadar saygı görmüyorsak özgür sayılır mıyız? “Parası olmayan ne yapsın, hangi tatilden bahsediyorsun?” diyenlerinizi duyuyorum.
Evet parası olmayan insanlar daha önemli haklardan da mahrumdurlar. Örneğin sağlık; uygar bir toplumda yaşayan her insanın belli bir süreçten geçmesi gerekirken, biz var olan hastalığımızın tedavisini zar, zor yaptırıyoruz. Kimileri sofralarındaki fazla miktardaki yiyecekleri çöpe atarken kimilerinin yiyeceklerini bu çöplerden topluyor olması kimin suçudur? Ve ya sosyal yardımlaşma fonundan tahsis edilen ve davul zurna ile dağıtı
lan yiyecek yardımlarını almak mecburiyetinde bırakılmışsak; ne kadar özgür sayılırız? Örneklerin sayısı daha da can alıcı biçimde arttırılabilir. Onlarca yüzlerce çeşitli başka başka örnekler sunulabilir. Benim gördüğüm, bütün bunlar özgür yaşamın diğer bir yüzü…
Evet yaşamın diğer yüzü sizce nasıl?… Diğer bir tarafta durum gerçekten çok daha vahim. Çünkü çözümü yok! Mikrofonu alıp çıksam, sokak, sokak dolaşsam ve sorsam kendini büyük ihtimalle “özgür” olarak tanımlayacak genç arkadaşlara;… Gece kulüplerinin kapısında içeriye girmek için kuyrukta beklemek nasıl bir duygu? Kapıdaki görevliye kendini beğendirmeye çalışmak, içeri girmek için dil dökmek nasıl bir özgürlük hissi yaratıyor bünyelerinde acaba? Yoksa içeri girenlere mi sormalı özgürlüğü? Herhalde içeride insan kendini daha özgür hisediyordur. Ayna ayna söyle bana. Okumaya devam et