Gözlerinde çocuksu bir bakış arıyorum!
Kollarını açıp çağıran, sarılıp sarmalamak isteyen bir kadının karşısında durup bakıyorum. Gerçek misin? Senden önce bir benzerin durdu orada, onda‘ da aynı heyecanı görmüştüm. Aynı senin baktığın gibi, sevgi dolu gözleri vardı.
“Ben onun gibi değilim” diyebilirsin. Senin yerinde olsaydım, ben de aynı sözleri söylerdim, ne kadar diğerlerine benzediğimi bilmeden.
İki yol var önümde; ya ne olursa olsun diyerek dalarım aşkın denizine bu ayın 11‘inde , ya kaçar giderim benim bunları kaldırmaya gücüm yok diye.
Gitmek işin kolay kısmı ve akıl önce kolayı seçiyor. Aslında zorla uğraşmayı da sevdim yıllardır ama tükenmiş bir anıma denk geldin. Tenim seninki kadar genç değil kalbim, zaten zorla atıyor. Kaçmak ve yok olmak en kolayı, hiç değmemiş saymak kelimelerimi aklının derinliklerine, bunu yapabilirim.
Zor olan ise kalıp savaşmak! Ancak bu savaşın yel değirmenleriyle yapılacağı kuşkusu yiyip bitiriyor içimi. Havaya savrulan kılıcımın, sonunda kendime saplanacağından kokuyorum. Konservativ aile geleneği.
Akışına bırakabilirim her şeyi, ne olacaksa olsun diyebilirim. Sen nereye sürüklersen, oraya doğru giderim. Çarpıp durduğumda tekrar ayağa kalkar, yine yalnızlığıma sarılır, aslanlar gibi yürür giderim. Bu cesarete sahibim ama bir şartla, kalbime söz geçirmem gerekiyor.
İçim sana akmadan, hayale kapılmadan, sadece geleni görüp onunla yetinerek devam edebilirsem, zararsız çıkarım yeni başlayacak bu ilişkiden. Okumaya devam et