BAŞBAKANIMIZ ‘‘İKİNCİ MURAT’TAN İNCİLER‘‘

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alkolü yasaklamadıklarını vurgulayarak, anayasanın 58. maddesinin gereğini yerine getirdiklerini belirtti.iyotkokusu_raki045du Erdoğan, bir devletin insanını kötü alışkanlıklardan koruması gerektiğine dikkat çekerken, “Yani biz bunu teşvik mi edelim. Affedersiniz gece gündüz içen, gece gündüz kafa kıyak dolaşan böyle bir nesil istemiyoruz, uyanık olacak, diri olacak, bilgi ile mücehhez olacak böyle bir nesil istiyoruz” dedi!

Başbakanı dinlerken kendi kendime samimiyetine bir güvenebilsem haklı olduğu taraflar var demek geliyor içimden.

Sayın Başbakan siz Anayasamızın 58. Maddesinin  açık seçik ihlal ederken nasıl olurda bu maddeye dayanarak alkolle ilgili bir yasa çıkartabilirsiniz. Hemde 18 yaşını bitirmiş reşit bir türk vatandaşı olarak üç kuruşluk keyfimin önüne yığınla engel koyarak be haddini bilmez. Alkol ve kumarı yasakladığı  kesin olan kuranıkerim  cezasınında Tanrı tarafından verileceğini yazmışken sen kendini neden Tanrı yerine koyarsın be Başbakan. 58 Madde gençlerin koruma altına alınmasını yazarken sen benim içkimden, keyfimden ne istiyorsun. Sana mı kaldı yaşını başını almış birini korumak. Sağlığım yerinde içerim, Ölünce hesabı vereceğim yer belli sana ne benim hesabımdan.

Anayasamızın 58. Maddesi yani Gençliğin Korunması ne diyor.

Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.

  1. 1. Atatürk ilke ve inkilaplarını rafa kaldırdınız yok saydınız.

2. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü görmezden  gelip milleti böldünüz paramparça ettiniz.

  1. 3. Gençlerin müsbet ilmin ışığında yetişebilmeleri yerine Örümcek kafalı meshepsel egonuzu tatmin etmek için eğitim reformu adı altında her türlü şaklabanlığa göz yumdunuz. Diynet işleri başkanlığının verdiği fetvalara itibar ettiniz ve Hanefi meshebini öne çıkartarak teşvik ettiniz.

Anayasamızın 58. Maddesinde yazanları harfiyen uygulatmış olsaydınız o gençlik zaten kendilerine zarar verecek her şeyden uzak dururdu. Müspet ilim Kuranıkerim değildir. Kendinizi Tanrı yerine koymaktan vaz geçin. Size oy verenler kadar oy vermeyenlerinde haklarını düşünün.

Gelelim meclisten geçirdiğiniz yasaya

Alkol miktarı İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere; alkollü içki kategorisindeki ürünlerin işlenmesi sonucunda elde edilen alkolsüz içkilerde; içeriğinde alkol kalmış içeceklerin ambalajları üzerine içerdiği alkol miktarı, alkol tamamen alınmış ise alkolün tamamen alındığı hususu tüketiciler tarafından kolaylıkla okunabilecek şekilde yazılacak.

Avrupanın her ülkesinde zaten üretilen her gıda ürününün ve içki şişelerinin üzerinde ihtiva ettiği her şey açık açık  yazar yazmak bir zorunluluktur. Ülkemizdeki gibi eşşek etinden sucuk Domuz etinden salam satılmaz avrupada. Kaçak içkide olmaz. Her türlü sahtekarlık ne yazıkki sizin yönettğiniz ülkemizde her geçen gün artmakta.

Ambalajlara uyarı Alkollü içkiler, işletme dışından görülecek şekilde perakende olarak satılamayacak. İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere; Türkiye’de üretilen veya ithal edilen alkollü içkilerin ambalajları üzerine, zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarı mesajları konulacak.

Avrupada; mesela kalp hastaları ve damar sertliği olan hastalar için her akşam bir duble viski Doktor tarafından  tavsiye edilir.

Avrupada; Kan yetmezliği olan hastalara akşam yemeklerinde bir bardak Şarap tavsiye ederler.

Avrupada; Böbrek rahatsızlıklarında ve ya böbrek taşı düşürmek için Bira tavsiye edilir.

Türk milletine milli içkimiz Rakı günün yorgunluğunu atabilmek, Hükümetin, politikacıların saçma sapan kararlarını içlerine  sindirebilmeleri, sakinleşebilmeleri için akşamları bir iki duble olmak kaydı ile tavsiye edilir.aydın baba

Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilecek. Uyarı mesajlarını taşımayan alkollü içkiler satılamayacak. Uyarı mesajlarının şekli, boyutu ve içeriği; Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nca belirlenecek. Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamayacak.

Ancak, ihraç amaçlı üretilenlerde bu hüküm uygulanmayacak.

E tabi avrupaya rezil olmak var işin sonunda sıkıysa ihraç mallarınızada getirsenize aynı yasağı.

Gerçekten AKP millet vekilleri Bakanları bizlerin verdikleri vergiler ile maşallah dünyada gidip görmedikleri ülke kalmamış olmasına rağmen Avrupayı örnek göstermekten utanmıyorlar. Alkollü içkilerin fazlası zarar her şeyde olduğu gibi.

Tesis sınırları dışı yasak Alkollü içkiler, 22.00 ile 06.00 saatleri arasında perakende olarak satılamayacak. Alkollü içkiler sunum izni verilen yerlerde açık olarak tüketilebilecek ve bu yerlerde tesis sınırları dışında tüketilmek üzere alkollü içki satışı yapılamayacak.

Buyurun cenaze namazına saat 22.00 ile 06.00 arası alkol tüketimi tamamen yasaklanmıştır. Tesis dışında demek evinizin balkonunda, Terasında, bahçenizde ve hatta kapınızın önünde  bile alkol tüketemezsiniz. (YASAK)

18 yaş sınırı alkollü içkiler, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamayacak. 18 yaşını doldurmamış kişiler, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında ve açık sunumunda istihdam edilemeyecek. Yasal düzenlemeler uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün dışında olacak. Alkollü içkiler, otomatik satış makineleri ile satılamayacak, her nevi oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemeyecek. Bu ürünler basın ve yayın yoluyla tüketicilere satılamayacak ve posta ile satış yöntemi kullanılarak gönderilemeyecek.

Tebrikler İşte 58. Maddenin alkol, uyuşturucu, sigara gibi fazla kulanımında zararlı maddelerin  18 yaşınını doldurmamış gençlerden uzak tutulması. Ana fikri zaten  bu olmalıydı yasayı tam uygulatabilirseniz tabi.

Diziler özendirmeyecek televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik küplerinde alkollü içkileri özendirici görüntülere yer verilemeyecek.

Hey kurban olduğum cahilleri, Film icabı eşi ile yemeğe giden bir çiftin yemekte içtiği bir Bardak Şarabın ne özendirmesi olabilirki? Sen filmlerde camiyi, namaz kılmayı, oruç tutmayı özendirdiğini sanıyorsan yanılıyorsun o tür filmleri seyrettikçe camiye gitmez oldum efendi.

Alkollü içkileri üretenler, ithal edenler ve pazarlayanlar, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon veya bedelsiz olarak alkollü içki dağıtamayacak.icki_reklami_yapilamayacak_h137157

Size ne neden dağıtamasınlar neye göre bu yasakları getiriyorsunuz. 18 yaşından küçüklere satılamaz hediye olarak verilemez dersiniz yeterli olurdu sanırım.

Sponzor olamayacak alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamayacak. Açık alkollü içki satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan işletmelerde, servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanılabilecek.

Bu yukarıda adı geçen aptalca maddeleri okudukça Tanrı şahidim olsun ayyaş olasım geliyor.

Buna göre, alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamayacak. Bu ürünlerin kullanılmasını ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamayacak. Ancak, alkollü içkilerin uluslararası düzeyde tanıtımına yönelik ihtisas fuarları düzenlenebilecek. Onlarında da yasak meskun mahaller ve konaklama yerleri hariç olmak üzere; otoyollardaki ve devlet karayollarındaki yapı ve tesislerde alkollü içki satışına ve tüketimine izin verilmeyecek.

Haydi buyrun buradan yakın Ülkemde tatil yapma hakkımı bile gasp ediyorlar. Arabanızla seyyahat ediyorsunuz yoruldunuz ve yol üzerinde bir otelde konaklıyacaksınız. Yorgunluğunuzu üzerinizden atmak, Yatınca daha rahat bir uyku çekebilmeniz için  akşam yemeğinde Bir bardak Şarap bir şişe bira  ve ya bir duble rakı içme olanağınız yok. YASAK.

Ey Turizimciler TC nin cari açığını kapatan gelirin ülkemize gelmesi için mücadele eden sizler bu salak kafaların her çıkarttığı yasaya böyle boyun eğerseniz yakında o hava yollarınızın, otellerinizin kapısına kilit vurusunuz haberiniz olsun. Hani Sudi arabistandan İran gibi ülkelerden geleceklere bel bağlarsanız hepten yandınız onlar zaten içki içebilmek için ülkemize geliyorlar. THY larının uygulamaya koyduğu içki yasağından bu güne kadar kaybettiği pazar payını bir düşünün. Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Öğrenci yurtları, sağlık hizmeti verilen yerler, spor müsabakası yapılan stadyum ve kapalı spor salonları, her türlü eğitim ve öğretim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastahane, bezik ve briç salonları ile akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında alkollü içkilerin satışı yapılamayacak.

Eh Dinlenme tesisi olmayan benzin istasyonlarında açık içki satışının olmaması kadar doğal hiç bir şey olamaz. Öğrenci yurtları, sağlık hizmeti verilen yerler, spor müsabakası yapılan stadyum ve kapalı spor salonları, her türlü eğitim ve öğretim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastahane, bezik ve briç salonları bu tür yerlerde‘ de bu yasaklar uygundur. Olması gereklidir.

Benzin istasyonlarındaki marketlerde kapalı içki satışının yasaklanmasını anlamış değilim. Bu biraz fazla geldi. Evine giderken benzin alan vatandaş bir şişe şarabını ve ya Birasını alabilmeli.

Bizleri yönetenler yasaklarla hiç bir yere varılamıyacağını hiç bir şey elde edilemiyeceğini ne zaman öğrenirler bilmiyorum. Yasakladığınız her şeye karşı ilgi artacaktır. Bakın Atatürk ilke ve inkilaplarını yasakladınız ilgi artıyor ve çığ gibi büyüyor. Milli bayramlarımızı yasakladınız ilgi artıyor çığ gibi büyüyor. Kuran kursları, okullarda din dersi mecburiyeti dediniz milleti inançlarından soğuttunuz. Dindar toplum yaratacağım derken dikkat edin milleti dininden etmeyin bu vebalin altından kalkamazsınız.

Sırat köprüsüne geldiğinizde bu kadar bedua almış insan olarak hacılardan hocalardan bir fayda görmeyeceğinizi bilin. O köprüden geçerken korumaların falan olmayacak Başbakan Dikkat et düşme çok bedua alıyorsun.

Saygılarımla

M.Tevfik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi

Trabzonda Cami Kalmadımı?

Tanrım sen bu insanlara akıl fikir ihsan et. Trabzon müftülügü Ayasofya Kilisesine imam tayin etmiş.520_saint_sophia_ Ey diyanet işleri başkanlığında görev yapan inançlı insanlar. Aklınızımı kaçırdınız.

Çok sevdiğim bir dostumun bir yazısını okudum ve çok üzüldüm. Sanki Türklerin hepsi Müslüman hanefi mezhebinden oluşmaktaymış gibi karar alan Diyanet işleri başkanlığına bir kaç sözüm olacak burdan.

Türkiyede yirmibeş milyon Alevi yurttaşımızın cem evleri konusunda ki istekleri görmezden gelinirken, sanki camiler dolmuş taşıyormuş gibi bir hava yaratmanız nedendir acaba?Tanrı ile arama girmeyin. Tanrı benim içimde bana şah damarımdan daha yakın. Ona ibadetimi yerine getirebilmek, duvalarımı iletmek için ne sizin aracılığınıza,  ne de Caminize ihtiyacım yok.

Unutmayınız ki bu memleket bizim. Ortodoks dinine inanmış Karaman Türklerini, Gök Oguzları unutmayın. Bu Kiliselere gelip duva etmek onların’ da hakkı. Siz Türkiye Cumhuriyetinin Diyanet işlerinden sorumluysanız üç kitabında Tanrı kelamı olduğunu bilmeniz gerekir. En azından saygılı olabilirsiniz.

Trabzon şehrimizde zaten Kiliseden camiye çevrilmiş yeterli Cami var. Trabzon’da bazıları kiliseden çevrilmiş, bazıları da fetihten sonra yapılmış bu camiler varken neden Ayasofya?

Bu bir inatlaşma mı? Yoksa Müslümanlığın ispatı mı?d56abf5960e1

Bir yapı ya camidir ya da müze… Bunlar bir birinden farklıdır, her ikisini bir araya getirmek isterseniz bu durum yönetimi zora sokar. Trabzon Ayasofya’sının mimari ve sanat tarihi yönünden kendine özgü bir konumu vardır. Günümüze eski çağlardan en iyi biçimde gelen bu yapı İmp. I.Manuel Komnenos (1143-1180) zamanında yapılmıştır. Tarih boyunca Evliya Çelebi başta olmak üzere Pitton de.

Ayasofya’nın batı, güney ve kuzey yönlerinden üç ayrı girişi olup kendine özgü bir atrium ile narteksi vardır. İbadet mekânı üç nefli bir plan düzenindedir. Orta mekân dört büyük payenin taşıdığı yüksek bir merkezi kubbe ile örtülmüştür. Trabzon’daki diğer kiliseler arasında en zengin bezemelere sahip olan bir yapıdır. Fresklerinin 1260 yılında yapıldığı sanılmaktadır. Günümüze son derece iyi korunmuş olarak gelen bu freskler Bizans Paleologos döneminin en erken örnekleridir. Kubbe’deki pantokratır İsa tasviri ve onun altındaki melekler korosu ve yazı kuşağı dikkati çekmektedir. Duvarlarında ise İncil’den alınma sahnelere yer verilmiştir.

Trabzon Ayasofya’sının Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrildiği söylenirse de son zamanlardaki araştırmalar Trabzon Beylerbeyi Ali Bey’in girişimleriyle 1670 yılında camiye çevrildiğini göstermiştir. I.Dünya Savaşında depo ve askeri hastane olarak kullanılmıştır. Edinburg Üniversitesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün onarımından sonra 1964 yılında müze konumuna getirilmiştir.

Bizans sanatında Ayasofyaların önemli bir yeri olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. İstanbul Ayasofya’sının yanı sıra Mora yarımadasında Monembasia Ayasofyası, Edirne Ayasofyası, Enez Ayasofyası, İznik Ayasofyası, Ohri Ayasofyası, Selanik Ayasofyası, Sofya Ayasofyası, Vize Ayasofyası ve Trabzon Ayasofyası bunların başında gelmektedir.

Trabzonluların mimari, sanat tarihi ve arkeoloji yönünden böyle bir yapının şehirlerinde bulunmasından ötürü övünmeleri gerekir diye düşünüyor, Trabzon halkının bu konuda duyarlı olacaklarına inanıyorum.

Saygılarımla.

Mehmet Tevfik Özkartal

Her yasakta Kurtuluş vardır

Mayıs 1919 tarihinde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk 3c14b144effmj3_1_Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatmak üzere Samsun’a ayak bastı. Atatürk, Nutukta “1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım” demiştir. 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. İngiliz ve Fransızların işgali altında İstanbulda hor görülen aşağılanan Osmanlı tebası adındaki Türklüğün bu işgale Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ellibeş arkadaşıyla Anadoluya geçerek işkale baş kadırdığı  gündür.

Bu günkü Türkiyemizin durumu 19 Mayıs 1919 dan farklı değildir. Memleketimizin her karış toprağı yabancı sermayenin işgali altındadır. Yabancı ajanlar Türkiyenin her yerinde cirit atmaktadırlar. Nato ve Amerika askeri anlaşmaları çerçevesinde memleketimiz yabancı askerlerin istilasına uğratılmıştır. O zaman işgale onay veren Osmanlı hanedanı ve yardakçıları, Bu günse Tayip Erdoğan Hanedanlığı ve yalakalarıdır. O yıllarda hanedan mensupları ve hanedan yalakaları nasılki menfi menfaatleri doğrultusunda İşgale onay verdiyse, bu günkü hükümet ve yalakaları Vatanın işgal edilmesine onay vermişlerdir. Millet çaresiz ve fakirlik içindedir. Günümüzde Reyhanlı’daki patlamanın ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, kutlamalarını iptal etmesi aslında Türk milletinin 19 Mayıs 1919 ruhu ile Kutlamadan vaz geçip  yeni bir Kurtuluş savaşının başlatılması için yürümelidir. Başbakan Tayip Erdoğanın Hitlerin Nutkundan esinlendiği ve bir televizyon programında ‘’Taraf olmayan Berteraf’’ olur sözleri zihinlerimizden silinmemelidir. Bu günkü Silivri Ceza evi ne yazık’ki Berteraf olanların bir zamanların Almanyasındaki çalışma kanpına dönüşmüştür. Ve bu iktidar el değiştirmedikçe kimse Silivriden tahliye kararı beklememelidir. Ne yazıkki günümüzde demokrasi adı altında Hitlerin benim savaşım adlı kitabından, benzerlik içeren  bir çok uygulamayı günümüz Türkiyesinde görmek mümkündür. Çok kısa bir zaman içerisinde Silivri bile yetersiz kalacaktır. Muhalifler için yeni yerleşkeler hazırlanacaktır.  Bu günkü hükümetin ve yardakçılarının savunduğu Emevi, Hanefi inancının dışında kalan her türlü inancı taraf olmadığınızda  berteraf edeceklerinden hiç şüpheniz olmasın. Bu sebeple  19.Mayıs 2013 kutlamalardan öte ikinci bir Kurtuluş savaşına gebedir. Gün bu hükümeti yıkmak,  kurtuluşa, özgürlüğe, insanca yaşamak adına bağımsız Türkye Cumhutiyetinde birleşerek ve büyüyerek Taraf olma günüdür. Tanrı Türkü korusun Gazanız mübarek olsun. Bütün bu planların gerçekleşmesinde çaba harcayan,  destek veren her kim olursa olsun bir zamanlar Almanyada Hitlerin ve yardakçılarının başına gelenler kendilerine örnek olsun. Türk milleti her koşulda ve her şartta bu oynanan oyunu bozacak güce ve inanca sahip olmuştur. Türkiye cumhuruyetinin kuruluş felsefesinde vatan toprağını gerektiğinde kanla irfanla kollama koruma vardır. Her dinden her dilden her milletden bu topraklarda özgürce yaşayabilme imkanı dünyada hiç bir ülke insanına nasip olamıştır. Bu gün bunun kıymetini bilmeyenler bir gün başka başka milletlerin esiri ve güdümü altında yaşamaya başlayınca bu vatanın kıymetini anlayacaklardır. Umarım geç kalınmış olmaz. Unutmayınızki Winston Churchill Mustafa Kemal Atatürk için şu sözleri sarfetmiştir. Dünyaya her 100 yılda bir dahi gelir, bu yüzyılın DAHİSİ VE KAHRAMANI Türklerden çıktı. Bu gün sahip olduğumuz bu vatan topraklarında özgürce ve kardeşçe yaşayabiliyorsak Türk milletine Tanrının bir armağanıMuhalifler olan Mustafa Kemal Atatürkün izinden gitmelliyiz. Vatan topraklarında gözü olan başka başka milletlerden medet ummadan kendi gücümüze ve inancımıza güvenmeliyiz.

Mustafa Kemal Atatürk 14 Haziran 1919’da Franklin Bouillon’a şöyle demiştir;

Biz; haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Başka bir devlete bağlanma, O devletin oteritesine boyun eğme yüzünden, Bağımsızlığımızdan mahrum kalmaya tahammül edemeyiz. Bağımsızlık denildiği zaman, tabiki, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve  her durumda  tam Bağımsızlık demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrum bırakılmak milletin ve memleketin,  bütün Bağımsızlıklardan mahrum bırakılması demektir.

İşte Tarihinin hiç bir döneminde başka hiç bir milletin boyunduruğunda yaşamayı kabul etmemiş, kendi vatan topraklarını gerektiğinde korumasını kollamasını bilmişlerdir. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar aynı dili konuşan bu milleti yok saymak Türk adını silmek yok etmek hiç bir başka kavme nasip olmayacaktır. Çünkü Türk milleti tarihinin hiç bir döneminde kendine ihanet etmeyen başka bir kavme eziyet etmemiş,  hakir görmemiştir. Aksine birlikte yaşadığı kavimlere eşit haklar vererek kurdukları devletler ve imparatorluklar da mutlu yaşamalarını sağlamışlardır. Tarih tekerürden ibarettir. Unutmayınız ki bu devlet’e bu gün  hainlik edenler bir gün gelecek yaptıklarından dolayı pişmanlık duyacaklardır. ve unutmamalıdırlar ki son pişmanlık para etmeyecektir.

Mehmet Tevfik Özkartal

“Mağrur olma Başbakanım senden büyük Allah var”

Bu gün kanlı bir Bayram yaşıyoruz. Ülkemizde 1 Mayıslar ne yazıkki kendilerini diktatör gibi gören iktidarların yönetiminde  hep kanlı  yaşanmıştır.1_Mayıs_logosu Bu gün yaşadığımız 1 Mayıs böyle bir Başbakanın ve iktidarının döneminde gerçekleşiyor. Sendikaların 1 Mayıs’ı Taksim meydanında kutlama talebini reddeden AKP hükümeti, Taksim’e giden bütün yolları ulaşıma kapattı. Buna Galata Köprüsü de dahil. 1 Mayıs 1977’de 34 kişinin hayatını kaybettiği olaylardan sonra 1 Mayıs kutlamalarına kapatılan Taksim Meydanı geçen yıl açıldıktan sonra bugün de yasağın farklı bir biçimiyle yeniden işçi ve emekçilere kapatıldı. Ancak belki de ilk kez İstanbullular böyle bir günle karşılaşıyor. 1 Mayıs’ın “inşaat” gerekçesiyle Taksim’de kutlanmasının yasaklanması ardından İstanbul adeta AKP kuşatmasına alındı. Yaklaşık 14 milyon nüfuslu bir kente, ‘AKP’nin çiftliği’ muamelesi yapıldı. Sendikal direnişi kırmak için Taksim’e çıkan bütün yollar ulaşıma kapatıldı. Sadece 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler değil, koca metropol diktatoryal rejimlerin bile cesaret etmediği uygulamalara maruz kaldı. Metrobüs, metro, tramvay, vapur seferleri, Taksim otobüs seferlerinin durdurulması ardından Galata Köprüsü ile Unkapanı Köprüsü’nün de kapakları açıldı.250-333

“Toplumsal muhalefetin büyüyüp geliştiği bir dönemde üstelik genel seçimlere bir yıl kala toplumsal muhalefetin geriletilmesinde, sindirilmesinde, gayrımeşrulaştırılmasında son derece etkili olan bir travma’ olarak kayıtlara geçecektir. Günümüzün ileri demokrasi adı altında yaşadığı bu katliam, atanmış ve seçilmiş sorumlularının  Başbakan, İçişleri-Emniyet-İstihbarat bürokrasisinin ve  harp örgütlenmesinin sorgulanmasını talep etmek ve başta Başbakan olmak üzere  sorumluları açığa çıkartmak  ‘kanlı 1 Mayıs’ta niçin kan döküldüğünün, kimin kan döktüğünün adını koymak ‘demokratik çözüm ve barış süreci’nin selameti için gereklidir.

Mağrur olma Padışahım Senden Büyük Allah Var sözü:

Osmanlı Devleti’nde gelenek haline getirilmiş, koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı olsa da neticede fani bir insan olduğunu ona unutturmamanın bir yoludur. Yavuz Sultan Selim’in (I. Selim) halife olmasıyla birlikte başladığı söylenen bu gelenekte yeni padişah olan şehzadeye tahta çıkışında ve daha sonra da bayram günlerinde, cülus törenlerinde, cuma namazlarında paşaların hep bir ağızdan bu sözü söyleyerek ona ölümlü olduğunun her daim hatırlatılması, kibirden uzak tutulması amaçlanır.

Ne yazıkki günümüzde Bakanlar kurulundaki Bakanların Kibrinden geçilmeyen Başbakanın kendine gelebilmesi için böyle bir sologan atma cesaretlerinin olduğuna inanmıyorum. Bu sologanı atmak ne yazıkki Türkiye Büyük Millet meclisinde ki Muhalif parti Millet vekillerinin bir ağızdan her Meclis açılışında bu sözü dile getirmeleri ile sağlanır umarım.

Belki Başbakan bu sözü duydukça kaybettiği aklı geri gelirde, bir an önce  kendine gelir.

Mehmet Tevfik

Genel kategorisine gönderildi