Türkei präsentiert sich auf der ITB

Auf über 3000 Quadratmetern und mit einem vielfältigen Angebot präsentiert sich die Türkei auf der Tourismusmesse ITB in Berlin.strand1 Am Wochenende sind die Hallen auch für das normale Publikum zugänglich.

Die Türkei ist eines der beliebtesten Urlaubsziele der Deutschen. Da ist es kein Wunder, dass sich das Land für die Internationale Tourismusbörse (ITB) in Berlin so richtig ins Zeug gelegt hat. Auf der gesamten Hälfte einer Messehalle präsentieren sich türkische Hotels, Fluggesellschaften und Reiseveranstalter dem Publikum  inklusive Weinprobe, Glasbläserkunst und einem nachgebauten Tempelportal.

Denn schon auf der Messe sollen Besucher die Türkei erleben können. An kleinen Handwerksständen produzieren Handwerker ihre Ware direkt vor dem Publikum, es duftet nach türkischem Mokka. An einem weiteren Stand können traditionelle Delikatessen gekostet werden  und auf Weinliebhaber wartet eine Bar mit verschiedenen türkischen Weinen.türkei

Daneben präsentieren sich unzählige Anbieter an kleinen, schalterartigen Tischen. Hotels, Reiseveranstalter, Attraktionen – artig nach Regionen sortiert. Auffallend auch der Stand von Türkisch Airlines, wo Besucher in Business- und Economy sitzen probeweise Platz nehmen können. Und der Charterflieger Sun Express ist ebenfalls vor Ort.

Wer sich das emsige Treiben um die zahlreichen Angebote nicht entgehen lassen will, hat am Wochenende Gelegenheit dazu: Am 10. Und 11. März ist die ITB von 10:00 bis 18:00 Uhr für Jedermann geöffnet. Die Tickets kosten 14,50 Euro (ermäßigt 8,00 Euro), wer im Internet bucht, zahlt etwas weniger.

Avrupa kategorisine gönderildi

Acentalar şokta

Bundan sonraki ITB’de tatil satışı da yapılacak. Özellikle Berlin kentindeki seyahat Acentaları panik içinde haklarını savunması için Alman Seyahat Birliği (DRV)’ni göreve çağırdı.ITB DRV ile ITB yöneticileri arasında yoğun tartışmalar başladı. ITB yöneticilerinin yaptığı duyuruya göre, bundan sonraki ITB fuarlarında tatil ve seyahat satışlarına da yer verilecek.

Dünya’nın tartışmasız en büyük turizm borsası ve fuarı olan ITB Berlin Turizm Fuarı’ında bugüne kadar doğrudan tatil satışları yapılmıyordu.

Şimdi Alman seyahat Acentaları büyük tedirginlik içinde. Zira bu acentaların en büyük mesleki birlikleri olan DRV’nin hesaplarına göre, ITB fuarlarında yapılacak tatil satışları onlarca belki de yüzlerce milyon Euro tutarında olabilir.  Fuara her sene Almanya’Nın her yerinden yüz binlerce ziyaretçi geliyor. Ve bilindiği gibi, fuar satışları genelde indirimli bir kampanya çerçevesinde satılıyor. Bu indirimden haberdar olacak Alman tketici, bu durumda çok daha fazla sayıda fuara akın edecek ve tatil satın alacak.

Bu durum elbette yerleşik seyahat acentalarının ekmeğindeki yağı alacak. Bu sebeple DRV, ITB yönetimiyle yoğun bir tartışma içine girdi.

DRV: ITB rekabete açılamaz .Ancak ITB yönetiminin bu planı, Alman sektör meslek örgütü Alman Seyahat Birliği (DRV) tarafından tepki ile karşılandı. DRV Başkanı Jürgen Büchy, konu ile ilgili olarak “Dünyanın en büyük turizm fuarı rekabete açılamaz” dedi.

ITB: ITB DRV’ye ait değildir. ITB’nin sahibi David Ruetz ise DRV başkanının bu çıkışına “ITB DRV’ye ait değildir” sözleri ile karşılık verdi. Yapılan anketlerde katılımcı ve ziyaretçilerin yarısının ITB’de fuar satışını istedikleri sonucuna ulaşıldığını söyleyen Ruetz, bu talebi daha fazla göz ardı edemeyeceklerini belirtti.

Profesyonel ziyaretçi sayısı arttı. Bu yıl 46. kez kapılarını açan dünyanın en büyük turizm fuar ve borsası ITB Berlin’i 44 bini Almanya dışından olmak üzere 113 bin profesyonel ziyaretçi ziyaret etti. 187 ülkeden 10 bin 644 katılımcının yer aldığı ITB Berlin’in profesyonel ziyaretçi sayısının geçen yıla göre 2 bin 200 arttığı bildirildi.

Tourexpi

Genel kategorisine gönderildi

Gülmek

Güneşi arkamda bırakıp  batıya yolculuğumun  ilk günü. Dün gece pek analayamamıştım yıllardır yaşadığım bu şehir nekadar karanlık ne kadar  muhtaç görünüyordu gözüme.0003 Gün çok sesli sessizliğin Hakim olduğu bir gün‘ün  hikayesi. Karanlıkta bir ışık, gülen bir yüz arar gibi bir efsane. Dünyamız nereye  gidiyor !? insanların asık yüzlerle koşuşturmaları, bense oturmuş gülen bir yüz arıyorum cehennemimde.

Binlerce soru beynimde dans ediyor, farkında bile değilim. Kaybettiğimiz, unuttuğumuz, vaz geçtim kahkahadan; olmayan gülümseme yüzlerde. Oysa ne kadar çok güler, kahkahalar atardık Güneş‘in şahitliğinde. Yüreklerde, dokunulmazlığı keşfettiren, farklı hayat penceresi, kısacası bakmasını bilen gözlerin en kıymetli hazinesi.  Bu cehennemde toplumun bir bireyi  olarak cenneti yaşamak varken, sessiz başlayan hikayenin ve kimsenin göremediği, sadece bir yürekte yankılanan çığlığı. Kulaklara, gözlere ve yüreklere ulaşma zamanının geldiği an. Görmeyen gözler  aralanmış, içeriye ışıl ışıl, huzur ve gelecek vadeden bir aydınlık, nağme nağme yükselen bir şarkının notaları gibi. Bir dilek tutmak gerek içimizden. Kahkadan yana, daha önce hiç dilemediklerimizden. Bu günün hikayesi bir az  farklı olsada.

Günümün yarısı insanları izleyerek geçti. Bu önemli  konuda insanlık olarak ne kadar kayıp verdiğimizi anlamak istedim. Benim işim, daha doğrusu iş dışındaki işim insan gözlemciliği ve onları yazıya aktarmak değil.  Bu gün ne olduysa, biz insanların hayatımızda önemsemediğimiz, ama bizi biz eden bir duygudan,bir tepkiden,bir varoluştan yazacağım. O insanların yüzünde kaybolmuş duygu ve o istemli, isteksiz tepki. İnsanların yaşam biçimi olduğu kadar,insanı insan eden. Merak‘mı ettiniz; duygunun adı gülmek;  o duygu‘ ki,insanların yapmacık yüzlerinden çok uzakta,sadece mutlu anların ifadesi. İnsana yakışan gülümseme, kahkaha  insanlar ne ara unuttu bu duyguyu.kahkaha

Hiçbir şey o an önümden geçen insanlara  baktığım kadar, acırcasına ve anlamlı olamazdı. Kim ne derse desin, gülmeyen yüzler, kahkahasız sesler, mutsuz ve umutsuz yüzler; benim yüreğim buna dayanamazdı. Dünyam, o ana kadar sadece kendim için yaşayabileceğime yönelikti. Uzun ama sabır gerektiren bir yolda yokuş yukarı çıkar gibi yorgundum. Kimse beni anlamayabilir, kimse beni olduğum gibi kabul etmeyebilirdi, ama gerçekten hayatıımın rengarenk olduğunu bu gün burada anladım. Herkes benim yapamadıklarımla ilgilenirken,neler  yapabildiğimin farkındaydım.

Çok ufak şeylerle mutlu olabilirdim, dudaklarımdan kahkahayı, yüzümden gülümsemeyi eksik etmeden. Bu ülkede, yalnız yaşadığım hissine kapılıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben duygularımı yoğun  yaşadım. Benim dünyamda kötülüğe yer olmadı. İyilik ve güzellik üzerine kurulu çingen hayatımdı tek dayanağım. Özlemini hiç çekmediğim gülen yüzler, kahkaha dolu yaşamım oldu. Şimdi baktıkça geçmişime bu günüme acıyorum.

Gülerken ağlamayla tanışmıştım, ağlarken gülmeyle, ikisinin arasında kaldığımda aklıma gelirdi gülümseme. Her şeye rağmen değişmeyen yoldaşım, en büyük aşkım kahkaha’ya hep sadık kaldım. Sözün bu kadar ucuz olmadığı günümüzde, komedyenler bile ağlatıyorsa güldürmek yerine.

Bu gün üç, dört saat boyunca önümden geçen bu insanlar neredeyse gülmeyi unutmuş; herkesin suratı asık, mahkeme duvarı gibi. Ben tek başıma gülümsediğimde, deli sıfatında yargılanıyorum. Peki bu önümden geeçen insan topluluğunu bu hale getiren ne? insanların gülmek kadar güzel bir eylemi nerde ve ne zaman unuttukları hakkında bir fikrimiz varmı. Gülmek özgürlükse eğer bu önümden geçenler esir,mahkum, ölümü bekleyen hastalardanmı oluştu. İdam mahkumu Deniz Gezmiş bile, ölüme giderken gülümsüyordu.

Maddeciliğin egemen olduğu  Dünyada, maneviyat temelini oluşturmalıydı  sıcak bir gülümseme aslında. Maneviyatın aynası bir bebeğin; dünyayı alaya alırcasına gülmesinde saklıydı sihir. Biz yetişkinler tam tersine güleriz  ancak ağlanacak halimize. Almanya  öyle yalnızlıklar, karanlıklar ve güneşin olmadığı bir  ülke değil. Bu gün bir başka görünse‘de gözüme, güneşsiz puslu havasına verdim.

Nasıl olsa hayat bir şaka değilmi! şakanın sonunu tatlıya bağlarım gülerek.  Güldüğümü görenler çıkartırlar belki sandıklarından sakladıkları gümeyi,kim bilir; belki de  kimileri giydirir üzerime bir deli gömleği.

Mehmet Tevfik

Lydia’ya mektup var

Gözlerinde çocuksu bir bakış arıyorum!
Kollarını açıp çağıran, sarılıp sarmalamak isteyen bir kadının karşısında durup bakıyorum. Gerçek misin? Senden önce bir benzerin durdu orada, onda‘ da aynı heyecanı görmüştüm. Aynı senin baktığın gibi, sevgi dolu gözleri vardı.1122663379_n
“Ben onun gibi  değilim” diyebilirsin. Senin yerinde olsaydım, ben de aynı sözleri söylerdim, ne kadar diğerlerine benzediğimi bilmeden.

İki yol var önümde; ya ne olursa olsun diyerek dalarım aşkın denizine bu ayın 11‘inde , ya kaçar giderim benim bunları kaldırmaya gücüm yok diye.
Gitmek işin kolay kısmı ve akıl önce kolayı seçiyor. Aslında zorla uğraşmayı da sevdim yıllardır ama tükenmiş bir anıma denk geldin. Tenim seninki kadar genç değil kalbim, zaten zorla atıyor. Kaçmak ve yok olmak en kolayı, hiç değmemiş saymak kelimelerimi aklının derinliklerine, bunu yapabilirim.

Zor olan ise kalıp savaşmak! Ancak bu savaşın yel değirmenleriyle yapılacağı kuşkusu  yiyip bitiriyor içimi. Havaya savrulan kılıcımın, sonunda kendime saplanacağından kokuyorum. Konservativ aile geleneği.
Akışına bırakabilirim her şeyi, ne olacaksa olsun diyebilirim. Sen nereye sürüklersen, oraya doğru giderim. Çarpıp durduğumda tekrar ayağa kalkar, yine yalnızlığıma sarılır, aslanlar gibi yürür giderim. Bu cesarete sahibim ama bir şartla, kalbime söz geçirmem gerekiyor.
İçim sana akmadan, hayale kapılmadan, sadece geleni görüp onunla yetinerek devam edebilirsem, zararsız çıkarım yeni başlayacak bu ilişkiden. Okumaya devam et

Yunanistan’ın yeni başbakanı belli oldu

Yunanistan’da, iki büyük parti olan iktidardaki PASOK ve ana muhalefet Yeni Demokrasi’nin (ND) desteğiyle oluşturulan işbirliği hükümeti açıklandı.0003
Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas’ın başkanlığında yapılan siyasi liderler toplantısının ardından yapılan açıklamada, toplantıya katılan liderlerin önerisi üzerine, Cumhurbaşkanı Papulyas’ın Lukas Papadimos’a hükümeti kurma görevi verdiği bildirildi.
Avrupa Merkez Bankası’nın eski başkan yardımcılarından olan Papadimos başkanlığında oluşturulacak yeni hükümetin görevinin 26 Ekim kararlarının ve bunlarla ilgili ekonomi politikasının uygulanması olacağı belirildi.
Yeni hükümetin yarın yarın saat 14.00’da yemin edeceği açıklandı.
Yunanistan’ın yeni Başbakanı Papadimos: “Ülkenin ekonomik sorunlarının çözümleneceğinden eminim”
Yunanistan’da, iki büyük parti olan iktidardaki PASOK ve ana muhalefet Yeni Demokrasi’nin (ND) desteğiyle oluşturulan işbirliği hükümetinin Başbakanı Lukas Papadimos, “Yunanistan’ın karşı karşıya bulunduğu ekonomik sorunların, çözümleneceğinden emin olduğunu” belirtti ve Yunan halkına birlik çağrısında bulundu.
Papadimos, Yunanistan’ın yeni başbakanı sıfatıyla gazetecilere yaptığı açıklamada, Yunanistan’ın kritik bir dönüm noktasında bulunduğunu ve bu nedenle geniş katılımlı bir işbirliği hükümeti kurulmasının önem taşıdığını söyledi.
Yunan ekonomisinin, bütçenin iyileştirilmesine yönelik yapılan büyük çabalara rağmen hala büyük sorunlarla karşı karşıya bulunmaya devam ettiğini ifade eden Papadimos, “Süreç içerisinde yapılacak tercihler ve uygulanacak politikaların, Yunan halkının refahı açısından  belirleyici önemi bulunuyor. Süreç kolay olmayacak. Ancak sorunların çözümleneceğine eminim. Bu sorunlar, birlik, anlaşma ve muvafakat olması durumunda daha az külfetle ve kesin bir şekilde çözümlenecek” dedi.00002
Papadimos, oluşturulan birlik hükümetinin geçici olduğunu ve yerine getirmesi gereken belirli görevleri bulunduğunu belirtti.
Hükümetin başlıca görevinin, 26 Ekim’de yapılan AB zirvesinde Yunan ekonomisiyle ilgili alınan kararların ve bu kararlarla ilgili ekonomi politikasının uygulanması olduğunu ifade eden Papadimos, bu hedeflerin başarılması konusunda iyimser olduğunu belirtti.
Yunanistan’ın Avro Bölgesi’nde yer almasının, ekonominin iyileşmesinde önemli bir faktör olacağını belirten Papadimos, “İnanıyorum ki, ülkenin Avro Bölgesi’ne dahil olması, parasal istikrarın güvencesini oluşturmaktadır. Ekonomik refah faktörüdür. Karşılaşılan tüm zorluklara rağmen, ülkenin Avro Bölgesi’nde yer alması, ekonominin iyileşmesini ve ülkenin kalkınmasını kolaylaştıracaktır. Bu hedeflerin başarılmasında birlik olmamız ve sistemli çalışmamız durumunda hepimiz nihai sonuç konusunda iyimser olmalıyız” diye konuştu.
Ülkede erken seçimin ne zaman yapılacağına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Papadimos, yapılan görüşmelerde erken seçim tarihinin belirlenmediğini ancak, siyasi liderlerin daha önceki toplantılarında belirtilen ilke çerçevesinin söz konusu olduğunu söyledi.
Lukas Papadimos ayrıca, bu konuda kendisine gösterilen güvenden dolayı Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ve siyasi liderlere teşekkür ederek, “bunun büyük bir şeref olduğunu, ancak üstlendiği sorumluluğun daha büyük olduğunu” kaydetti.

(AA)

Avrupa kategorisine gönderildi

Angelopoulos Son Yolculuğuna Uğurlandı

Önceki akşam geçirdiği trafik kazasında 76 yaşında yaşamını yitiren dünyaca ünlü Yunan yönetmen Theodoros Angelopoulos, yakınları ve sinemaseverlerin0003 katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı.
Atina Birinci Mezarlığı’nda toprağa verilen Angelopoulos’un, Aghioi Theodoroi Kilisesi’ndeki cenaze ayini başlamadan önce ailesi, sanat dünyası ve çalışma arkadaşlarının yanı sıra çok sayıda kişi, onun bestelediği şiirleri ve en sevdiği halk şarkısı “Kondula Lemonia”yı (Ufacık limon) söyledi.
Cenaze törenine yönetmenin naaşının üzerindeki kurdelede, aynı zamanda setinde hayatını kaybettiği yarım kalan “Öteki Deniz” filminin başrol oyuncusu olan eşi Phoebe Economopoulos (Fivi) tarafından yazılan “Benim Theodorum’a ve hafızamız ve ruhumuzdan hiçbir zaman gitmeyecek olan Theodoros’a” sözleri dikkati çekti.
-“Bir münzevi gibi yaşıyor, film yaparak güç alıyordu”- 00001

“El Greco” filmiyle dünya çapında ünlü Yunan yönetmen Yannis Smaragdis ise “Angelopulos’un bir münzevi gibi yaşadığını ve film yaparak güç aldığını” dile getirdi.
Yunanistan Sanatçıları Birliği (SEİ) adına konuşan Eleni Gerasimidu da
“Yunanistan’ı çıplak gösteren vizyon sahibi Angelopoulos’un fikirleri ve ikonlarının, Yunan halkın hafızasına ait olduğunu” ifade etti.
Angelopoulos’un naaşı kilisedeki ayinin ardından arkadaşlarının omuzlarına alınarak alkışlar eşliğinde toprağa verildi.
Öte yandan, Angelopoulos’un hayatını kaybettiği kazada ambulansın 45 dakika geç geldiği iddiasıyla birlikte kaza ile ilgili soruşturma başlatılırken, Yunanistan Kültür Bakanlığı ve Selanik Film Festivali, bundan böyle
“Uluslararası Theodoros Angelopoulos” ödülü vereceğini açıkladı. – ATİNA

Anadolu Ajansı [3308853]

Şimdi Öksüz kaldık

Sayın Cumhur Başkanım, şimdi sırası değildi; hoş Tanrının işine pek karışılmaz sizi bizlerden çok sevdi anlaşılan, vardır bir bildiği.Vesikalik_02 Bizler, üzgün ve yoksunuz şimdi. Bırkaktığınız emanet emin ellerde gözünüz arkada kalmasın.

Gaflet,delalet,ve hatta hiyanet içinde olan insanlar sevinmeyiniz.Bir Dentaş gider binlercesi gelir. Sizi tanıyıp fikirlerinizden feyz almış olmaktan dolayı grurluyum. Bu acılı günümüzde  Ailenize tüm Kıbrıslı kardeşlerime sabır diliyorum. Tanrının rahmeti üzerinize olsun. Mekanınız cennet olsun. Bize bahişettiğiniz yavru vatanmnızda huzur içinde yatınız. Nurlar üzerinizden hiç eksik olmasın.
Kıbrıs tarihine damgasını vuran Denktaş, Türk dünyasının önemli liderleri arasında yerini aldı. Ömrünün son dakikalarına kadar devletin varlığını vurgulayan ve Kıbrıs Türklerine sürekli, ”Devlete ve bağımsızlığa sahip çıkın, anavatan Türkiye’ye güvenin” çağrısı yapan Denktaş, Kıbrıs Türklerinin eşit egemen hakkından, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden ve Türk askerinin adadaki varlığından taviz vermedi. KKTC’nin kurucu cumhurbaşkanı Denktaş, hasta yatağında dahi devleti düşündü.
Son anlarında bile Kıbrıs Rum tarafına ”Burası bağımsız bir cumhuriyettir” diye seslenen Denktaş, 23 Aralık 2011′de, hayatının ele alındığı bir etkinliğe gönderdiği mesajda, ”Mücadelenin yeni nesle anlatılması herkesin vatan borcu” demişti.
Rauf Denktaş, hayatının anlatıldığı belgesel sonrasında, ekrandan yaptığı konuşmada, 197 günlük hastalık sürecinde kendisini arayıp destek olan, kendisi için dua eden herkese teşekkür ederek, Kıbrıs Türk halkının sevgisinden moral bulduğunu, motivasyonunun arttığını söylemişti.0007
Kıbrıs Türk halkına, devletine sahip çıkması için çağrıda bulunan Rauf Denktaş, ”Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır” demişti.
Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için verilen mücadelenin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Denktaş, bu mücadelenin yeni nesillere anlatılmasının herkesin vatan borcu olduğunu ifade etmişti.
”Bağımsızlıktan asla vazgeçmeyin”
Kıbrıs Türk halkının, geleceğe bakarak, geçmişte yaşananların bir daha olmaması için dik durması, Türklüğüyle gurur duyarak, Atatürk ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini vurgulayan Denktaş,”Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin” demişti.
Müzakere masasında bunların bilinciyle oturulması gerektiğini, Maraş, Güzelyurt ve Karpaz yarımadası konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğini dile getiren Denktaş, ”Karpaz stratejik bakımdan çok önemli bir bölge. Asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesi gerek” ifadesini kullanmıştı.
”Kimse bizi bu yurttan, vatandan mahrum edemez” diyen Denktaş, Kıbrıs Türk halkının Anavatan Türkiye’ye güvenmesini istemişti.
”Anavatana gelecek her zarar, bize de zarar verecektir” ifadesini kullanan Denktaş, Kıbrıs Türk halkının kimseye muhtaç olmadan yaşama, her zorluğun üzerinden gelecek gücü olduğunu kaydetmişti.denktas
Rauf Denktaş Kimdir , Rauf Denktaş hayatı , Rauf Denktaş Hakkında Bilgiler , Rauf Denktaş ve KKTC İçin Yaptıkları Çalışmaları , Rauf Denktaş Biyografi , Rauf Denktaş Yaşamı Özgeçmişi Hakkında Bilgiler
Denktaş, KKTC Devleti’nin bir evlat gibi olduğunu, bu evladı yaşatmak gerektiğini, ona zarar vermeye çalışan herkese ”dur” demenin tüm Kıbrıslı Türklerin görevi olduğunu vurgulamıştı.

Mehmet Tevfik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi

Bir yıldız daha kaydı

Lefter Küçüçükandonyadis artık aramızda değilNurcakmak 🙁 Adamız renklerinden birini daha yitirdi🙁 O, takım ayırt etmeksizin tüm Büyükada’lıların hatta tüm Adalıların kendisi ile öğündüğü, gençlerinin futbol idolü olan, öncelikle Fenerbahçelilerin ve ardından miili takımımızın efsaneleşmiş, unutulmaz oyuncularından biri olarak; futbol tarihimizin sayfalarında altın harflerle adını yazdırmış biri olarak hep kalplerde ve anılarda yaşayacaktır! 2034461530_nGösterdiği üstün oyunculuk yeteneği ile “futbolun ordinaryüsü” ünvanı ile anılan ilk ve tek futbolcumuzdur. Bu özellikleri nedeniyle ile onun vefatı yalnızca ailesini, yakınlarını ve hiç terketmediği Adalı dostlarını değil, ülkemiz spor camiasını da derinden üzmüştür! Ailesinin, biz Adalıların, tüm fenerbahçelilerin ve Türkiye spor camiasının başı sağolsun!
Ailesine sonsuz sabırlar, kendisine de rahmet diliyorum, ışıklar içinde. huzurla yatsın!

Genel kategorisine gönderildi

ASURE

asureBinlerce yıllık inanç ve kültür birikimine kucak açan Anadolu, dünyanın dört bir yanından coşkulu bir edayla akan nehirlerin buluştuğu bir ‘Vadi’, ya da devasa bir ‘Aşure Kazanı’ dır. İçerisinde her biri ayrı bir değer ve lezzet taşıyan taneler, o biricik değerlerini daha da çoğalmak için bir araya gelirler.
Sentez olmadan, hiç biri diğerine öğütülmeden, Halil İbrahim Sofrasında yan yana bağdaş kurar gibi… Bir arada bağdaş kurarak oturabilme özlemi modern dünyanın sıkça dile getirdiği bir niyet ve bu iyi niyeti simgeleyen bir proje olarak mevcuttur. Anadolu da ise bu, deneyimlenmiş bir gerçektir.Deneyim’ dünyaya kucak açan bu vadide pek çok din ve kültürün ortak ürünüdür.

Peki, nasıl olurda Anadolu pek çok inanç ve kültürün ortak ürünü olan bu evrensel tecrübeye ev sahipliği yapabilmiştir? Daha açık bir anlatımla; tarihimiz boyunca ve bugün, tüm insanlık savaşları inanç ve kültürlerin farklılığı üzerinden yürütülürken, bu ‘farklılık’ bir kavşakta; ‘Anadolu da’ nasıl buluşmuştur?

Bu konuda gerçeği arama üzerine bir yolculuğa çıktığınızda Anadolu’nun evrensel nitelikler taşıyan bir dile sahip olduğunu görürsünüz. Kimilerine göre bu örtülü bir anlatım biçimi olan kuşdilidir. Kavşak noktası olan bu coğrafyanın kullandığı sembolik dil üzerine yapacağımız    gezinti ise bize gerçek ipuçlarını sunacaktır.

Sembollerin çoklu anlatım özellikleri bir dilde binlerce kelam olduğu ve bugün neden bu coğrafyanın inancına ‘‘âdem’den hatem’e bir süreç’ dendiğini, ‘aşure’nin ne anlama geldiğini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Genel kategorisine gönderildi

Biz Kardeşiz

Yunanistan: Avrupa kim oluyor da Türklerle aramıza giriyor? “Biz aynı kültürü paylaşıyoruz. Biz biriz. Avrupalılar kim oluyor da aramıza giriyor?Bayrak

Yunanistan’da, ekonomik krizin günlük yaşama olan etkileri her geçen gün daha belirgin hale gelirken, gelirleri azalan Yunan halkı bazı geleneklerinden kopmak zorunda kalıyor.

Daha önce, geceleri 22:00’dan sonra dışarıya çıkan ve sabah erken saatlere kadar eğlenen neşeli Yunanlılar, şimdi, krizle mücadele çerçevesinde alınan sert ekonomik önlemlerin zorlaştırdığı koşullarda gün boyunca verdiği geçim mücadelesinin ardından akşam erkenden evlerine kapanıyor.

Başkent Atina’da, Yunanlıların eğlenmek için tercih ettiği “Ellinadiko” (müzikli Yunan tavernası) ve “Buzukçidiko” (buzuki’li taverna) olarak adlandırılan canlı Yunan müziği çalınan eğlence yerlerinde sabah erken saatlere kadar duyulmaya alışılan buzuki sesleri artık susmuş durumda.

Kriz nedeniyle sadece hafta sonlarında kapılarını açan bu yerler gece boyunca gelmeyecek olan müşterilerini beklerken, Yunanlıların geleneksel müzik enstrümanı buzuki, artık turistik mekanlarda az sayıdaki turistler için çalıyor.

MÜZİSYENLER DERTLİ

Yunan müzisyenler bu durumdan dertli ve krizden en çok kendilerinin etkilendiğini söylüyor.

Başkent Atina’nın merkezindeki Omonia meydanının arka sokaklarında bulunan “Müzisyenler Kahvesi”nde konuştuğumuz ses sanatçısı Dimitris Vonaços, kriz nedeniyle iş bulmakta zorlandığını söyledi.

Yunanistan’ın ünlü şarkıcı ve şovmenlerinden Vlasis Vonaços’un kuzeni olduğunu belirten Dimitris, Atina’da iş bulamadığı için sık sık ülke dışına gittiğini ifade ederek, “kriz en çok bizim mesleği etkiledi. burada insanlar geçim derdine düştü, eğlenmeyi unuttular” dedi.

Yan masada kendisi gibi sanatçı olan eşiyle birlikte oturan klarnet ve buzuki virtüözü Vangelis Kocabasis de, geliri azalan vatandaşların eskisi gibi eğlenmeye para ayıramadığını belirterek, işsizlik yüzünden günün büyük bölümünü bu kahvede geçirdiklerini söyledi.

Duvarları, aralarında Zeki Müren, İbrahim Tatlıses, Mustafa Kandıralı ve Müslüm Gürses gibi Türk sanatçıların da bulunduğu yerli ve yabancı yüzlerce ses sanatçısının resimleriyle kaplı Müzisyenler Kahvesi’nde belirli bir saygınlığı olduğu gözlenen üstad Yannis Tasulis ise, Türk gazeteciler olduğumuzu öğrenince ayağa kalkarak, bize duvardaki Zeki Müren’in resminini gösterdi.

Yunanistan’da bir efsane haline gelen ünlü Yunan halk müzigi sanatçısı Kazancidis’in orkestrasında uzun yıllar gitar çaldığını ve şarkılarında ona eşlik ettiğini anlatan Tasulis, Zeki Müren’in dünya çapında bir ses sanatçısı olduğunu söyledi.

Tasulis, habersiz geldiğimiz için üzüntü duyduğunu belirterek, tekrar gelmemiz durumunda bizi canlı müzikle ağırlayacaklarını söyledi.

Üstad Tasulis’in bu nazik davetini kıramayıp ertesi gün tekrar kahvehaneye gittiğimizde, bizi enstrümanlarıyla birlikte kalabalık bir sanatçı grubu karşıladı.

“Manolya”, “Sevemedim Karagözlüm” ve “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar” gibi tanınan Türkçe eserleri dilleri döndüğünce büyük bir içtenlikle söyleyen Yunan müzisyenlerin çoğu, eski yıllarda Türk sanatçılarla da çalışmış.

Türkçe’yi Almanya’da öğrendikten sonra İstanbul’a giden 65 yaşındaki Kostas Sideropulos, bir dönem Mustafa Kandıralı ile çalışmış.

O dönemde kazanılan paraların müsrifçe harcandığını anlatan Sideropulos, şimdi duvardaki gençlik yılları fotograflarına bakarak, Türkiye’de geçirdiği yılları özlemle yad ediyor.

BUZUKİ TURİSTLERİN İLGİSİNİ ÇEKİYOR

Eğlence dünyasındaki durumu yakından gözlemek için, gece saatlerinde gittiğimiz Atina’nın tarihi mekanlarından Plaka’daki küçük bir tavernada buzuki çalan Sakis, daha önce uzun yıllar büyük gazinolarda çalıştığını ancak işler kötüye gidince buraya geldiğini söyledi.

Çalıştığı tavernaya gelen az sayıdaki müşterilerin neredeyse tamamının yabancılardan oluştuğunu ve yaptığı işten artık eskisi gibi zevk almadığını anlatan Sakis, “Ne onlar benim söylediğimi, ne de ben onları anlıyorum. Ama ne yaparsın, ekmek parası. Asırlarca atalarımızın acılarını, sevinçlerini ve özlemlerini dile getiren buzuki, artık turistik bir atraksiyon olarak kullanılıyor” dedi.

Atina’da, özellikle yaz aylarında en çok turist çeken mekanlardan biri olan Monastiraki’de, taverna ve barların bulunduğu “Adrianu” sokağında yürürken, yolun ortasına kadar yayılan masaların neredeyse tamamının boş olduğunu görüyoruz.

Kapalı mekanlarda sigara içme yasağı bulunmasına rağmen, Yunan halkının bir türlü vazgeçemediği sigara tiryakiliğine çözüm bulmak amacıyla, tüplü sobalarla ısıtılan yarı açık, müzikli bir tavernaya girdiğimizde, sahnede piyano eşliğinde buzuki çalıp şarkı söyleyen Aleksandros bizi İngilizce selamladı.

Saatin epey ilerlemiş olmasına rağmen, tavernada uzun bir süre başka müşteri bulunmaması nedeniyle programına ara vererek bizimle sohbete giren Aleksandros, Türk olduğumuzu öğrendiğinde heyecanla mikrofondan “Hoş geldiniz gardasia (kardeşler)!” diye seslendi.

“TÜRKLERE SIRTIMIZI DÖNMEKLE HATA ETTİK”

Aleksandros, daha sonra mekana gelen birkaç yabancı müşteriyi önemsemeden orada bulunduğumuz süre içinde bizlere sık sık şarkılar armağan etti ve buzukisiyle Türk sanat müziğinden örnekler sundu. Bir ara programını yarıda keserek, bulunduğu yerden Türk ve Yunan halklarının kardeş olduğunu anlatmaya çalışan Aleksandros, Yunanistan’ın bugün içinde bulunduğu kötü durumun nedeninin, ülkeyi yönetenlerin Türklere sırtını dönüp, Yunan halkına yabancı olan Avrupalılara yönelmesi olduğunu söyledi.

Aleksandros, bir çok Yunan’ın olduğu gibi, kendi atalarının kökeninin de batıya değil, doğuya, Türkiye’ye uzandığını belirtti ve “Bizler aynı kültürü paylaşıyoruz. Çaldığımız müzik, yediğimiz yemek ve yaşadığımız yer hep aynı. Biz, biriz. Bunlar (Avrupalılar) kim oluyor da aramıza giriyor” diye konuştu.

Tavernadan ayrılıp kaldığımız otele giderken, Aleksandros’un bizim için çaldığı ve içinde “Memedim beni bırakıp nereye gidiyorsun, karlar eridi ama biz kavuşamadık” sözleri geçen Yunanca şarkının melodileri hala kulaklarımızda yankılanıyordu.

(AA)

Genel kategorisine gönderildi