Her yasakta Kurtuluş vardır

Mayıs 1919 tarihinde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk 3c14b144effmj3_1_Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatmak üzere Samsun’a ayak bastı. Atatürk, Nutukta “1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım” demiştir. 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. İngiliz ve Fransızların işgali altında İstanbulda hor görülen aşağılanan Osmanlı tebası adındaki Türklüğün bu işgale Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ellibeş arkadaşıyla Anadoluya geçerek işkale baş kadırdığı  gündür.

Bu günkü Türkiyemizin durumu 19 Mayıs 1919 dan farklı değildir. Memleketimizin her karış toprağı yabancı sermayenin işgali altındadır. Yabancı ajanlar Türkiyenin her yerinde cirit atmaktadırlar. Nato ve Amerika askeri anlaşmaları çerçevesinde memleketimiz yabancı askerlerin istilasına uğratılmıştır. O zaman işgale onay veren Osmanlı hanedanı ve yardakçıları, Bu günse Tayip Erdoğan Hanedanlığı ve yalakalarıdır. O yıllarda hanedan mensupları ve hanedan yalakaları nasılki menfi menfaatleri doğrultusunda İşgale onay verdiyse, bu günkü hükümet ve yalakaları Vatanın işgal edilmesine onay vermişlerdir. Millet çaresiz ve fakirlik içindedir. Günümüzde Reyhanlı’daki patlamanın ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, kutlamalarını iptal etmesi aslında Türk milletinin 19 Mayıs 1919 ruhu ile Kutlamadan vaz geçip  yeni bir Kurtuluş savaşının başlatılması için yürümelidir. Başbakan Tayip Erdoğanın Hitlerin Nutkundan esinlendiği ve bir televizyon programında ‘’Taraf olmayan Berteraf’’ olur sözleri zihinlerimizden silinmemelidir. Bu günkü Silivri Ceza evi ne yazık’ki Berteraf olanların bir zamanların Almanyasındaki çalışma kanpına dönüşmüştür. Ve bu iktidar el değiştirmedikçe kimse Silivriden tahliye kararı beklememelidir. Ne yazıkki günümüzde demokrasi adı altında Hitlerin benim savaşım adlı kitabından, benzerlik içeren  bir çok uygulamayı günümüz Türkiyesinde görmek mümkündür. Çok kısa bir zaman içerisinde Silivri bile yetersiz kalacaktır. Muhalifler için yeni yerleşkeler hazırlanacaktır.  Bu günkü hükümetin ve yardakçılarının savunduğu Emevi, Hanefi inancının dışında kalan her türlü inancı taraf olmadığınızda  berteraf edeceklerinden hiç şüpheniz olmasın. Bu sebeple  19.Mayıs 2013 kutlamalardan öte ikinci bir Kurtuluş savaşına gebedir. Gün bu hükümeti yıkmak,  kurtuluşa, özgürlüğe, insanca yaşamak adına bağımsız Türkye Cumhutiyetinde birleşerek ve büyüyerek Taraf olma günüdür. Tanrı Türkü korusun Gazanız mübarek olsun. Bütün bu planların gerçekleşmesinde çaba harcayan,  destek veren her kim olursa olsun bir zamanlar Almanyada Hitlerin ve yardakçılarının başına gelenler kendilerine örnek olsun. Türk milleti her koşulda ve her şartta bu oynanan oyunu bozacak güce ve inanca sahip olmuştur. Türkiye cumhuruyetinin kuruluş felsefesinde vatan toprağını gerektiğinde kanla irfanla kollama koruma vardır. Her dinden her dilden her milletden bu topraklarda özgürce yaşayabilme imkanı dünyada hiç bir ülke insanına nasip olamıştır. Bu gün bunun kıymetini bilmeyenler bir gün başka başka milletlerin esiri ve güdümü altında yaşamaya başlayınca bu vatanın kıymetini anlayacaklardır. Umarım geç kalınmış olmaz. Unutmayınızki Winston Churchill Mustafa Kemal Atatürk için şu sözleri sarfetmiştir. Dünyaya her 100 yılda bir dahi gelir, bu yüzyılın DAHİSİ VE KAHRAMANI Türklerden çıktı. Bu gün sahip olduğumuz bu vatan topraklarında özgürce ve kardeşçe yaşayabiliyorsak Türk milletine Tanrının bir armağanıMuhalifler olan Mustafa Kemal Atatürkün izinden gitmelliyiz. Vatan topraklarında gözü olan başka başka milletlerden medet ummadan kendi gücümüze ve inancımıza güvenmeliyiz.

Mustafa Kemal Atatürk 14 Haziran 1919’da Franklin Bouillon’a şöyle demiştir;

Biz; haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Başka bir devlete bağlanma, O devletin oteritesine boyun eğme yüzünden, Bağımsızlığımızdan mahrum kalmaya tahammül edemeyiz. Bağımsızlık denildiği zaman, tabiki, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve  her durumda  tam Bağımsızlık demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrum bırakılmak milletin ve memleketin,  bütün Bağımsızlıklardan mahrum bırakılması demektir.

İşte Tarihinin hiç bir döneminde başka hiç bir milletin boyunduruğunda yaşamayı kabul etmemiş, kendi vatan topraklarını gerektiğinde korumasını kollamasını bilmişlerdir. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar aynı dili konuşan bu milleti yok saymak Türk adını silmek yok etmek hiç bir başka kavme nasip olmayacaktır. Çünkü Türk milleti tarihinin hiç bir döneminde kendine ihanet etmeyen başka bir kavme eziyet etmemiş,  hakir görmemiştir. Aksine birlikte yaşadığı kavimlere eşit haklar vererek kurdukları devletler ve imparatorluklar da mutlu yaşamalarını sağlamışlardır. Tarih tekerürden ibarettir. Unutmayınız ki bu devlet’e bu gün  hainlik edenler bir gün gelecek yaptıklarından dolayı pişmanlık duyacaklardır. ve unutmamalıdırlar ki son pişmanlık para etmeyecektir.

Mehmet Tevfik Özkartal

“Mağrur olma Başbakanım senden büyük Allah var”

Bu gün kanlı bir Bayram yaşıyoruz. Ülkemizde 1 Mayıslar ne yazıkki kendilerini diktatör gibi gören iktidarların yönetiminde  hep kanlı  yaşanmıştır.1_Mayıs_logosu Bu gün yaşadığımız 1 Mayıs böyle bir Başbakanın ve iktidarının döneminde gerçekleşiyor. Sendikaların 1 Mayıs’ı Taksim meydanında kutlama talebini reddeden AKP hükümeti, Taksim’e giden bütün yolları ulaşıma kapattı. Buna Galata Köprüsü de dahil. 1 Mayıs 1977’de 34 kişinin hayatını kaybettiği olaylardan sonra 1 Mayıs kutlamalarına kapatılan Taksim Meydanı geçen yıl açıldıktan sonra bugün de yasağın farklı bir biçimiyle yeniden işçi ve emekçilere kapatıldı. Ancak belki de ilk kez İstanbullular böyle bir günle karşılaşıyor. 1 Mayıs’ın “inşaat” gerekçesiyle Taksim’de kutlanmasının yasaklanması ardından İstanbul adeta AKP kuşatmasına alındı. Yaklaşık 14 milyon nüfuslu bir kente, ‘AKP’nin çiftliği’ muamelesi yapıldı. Sendikal direnişi kırmak için Taksim’e çıkan bütün yollar ulaşıma kapatıldı. Sadece 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler değil, koca metropol diktatoryal rejimlerin bile cesaret etmediği uygulamalara maruz kaldı. Metrobüs, metro, tramvay, vapur seferleri, Taksim otobüs seferlerinin durdurulması ardından Galata Köprüsü ile Unkapanı Köprüsü’nün de kapakları açıldı.250-333

“Toplumsal muhalefetin büyüyüp geliştiği bir dönemde üstelik genel seçimlere bir yıl kala toplumsal muhalefetin geriletilmesinde, sindirilmesinde, gayrımeşrulaştırılmasında son derece etkili olan bir travma’ olarak kayıtlara geçecektir. Günümüzün ileri demokrasi adı altında yaşadığı bu katliam, atanmış ve seçilmiş sorumlularının  Başbakan, İçişleri-Emniyet-İstihbarat bürokrasisinin ve  harp örgütlenmesinin sorgulanmasını talep etmek ve başta Başbakan olmak üzere  sorumluları açığa çıkartmak  ‘kanlı 1 Mayıs’ta niçin kan döküldüğünün, kimin kan döktüğünün adını koymak ‘demokratik çözüm ve barış süreci’nin selameti için gereklidir.

Mağrur olma Padışahım Senden Büyük Allah Var sözü:

Osmanlı Devleti’nde gelenek haline getirilmiş, koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı olsa da neticede fani bir insan olduğunu ona unutturmamanın bir yoludur. Yavuz Sultan Selim’in (I. Selim) halife olmasıyla birlikte başladığı söylenen bu gelenekte yeni padişah olan şehzadeye tahta çıkışında ve daha sonra da bayram günlerinde, cülus törenlerinde, cuma namazlarında paşaların hep bir ağızdan bu sözü söyleyerek ona ölümlü olduğunun her daim hatırlatılması, kibirden uzak tutulması amaçlanır.

Ne yazıkki günümüzde Bakanlar kurulundaki Bakanların Kibrinden geçilmeyen Başbakanın kendine gelebilmesi için böyle bir sologan atma cesaretlerinin olduğuna inanmıyorum. Bu sologanı atmak ne yazıkki Türkiye Büyük Millet meclisinde ki Muhalif parti Millet vekillerinin bir ağızdan her Meclis açılışında bu sözü dile getirmeleri ile sağlanır umarım.

Belki Başbakan bu sözü duydukça kaybettiği aklı geri gelirde, bir an önce  kendine gelir.

Mehmet Tevfik

Genel kategorisine gönderildi

SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR

Tüm Kara, Deniz, Hava, harp okulu mezunları ve öğrencileri.harbiyeliler Sizlerin koruma ve kollamasına emanet edilen bu vatan’ın her geçen gün bağımsızlığını yitirip Amerikan mandası olma yolunda olduğunu nasıl görmezmisiz. Tüyleri diken diken eden Harbiye Marşı’nı hatırlayalım: ‘Kanla, irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti / Cehennemler kudursa ölmez nigahbanıyız!’ Kanla irfanla kurduğunuz cumhuriyetin nigahbanlığından (koruyuculuğundan) vaz mı geçiyorsunuz? Yani bir zamanlar Cumhuriyetin nigahbanıydınız, (korucusuydunuz) ya şimdi… Komutanlarınızın her türlü düzmece iftiralarla hapishane köşelerinde esir tutulduğunu anlamıyormusunuz. Ülkeyi yöneten siyasilerin bir kısmının gaflet, bir kısmının delalet ve hatta bir kısmının hıyanet – VİDEO– içerisinde olduğunu göremeyecek kadar afyonmu yuttunuz. Ülkemizin her karış toprağından kaldırılan TC. Tabelalarını da görmezmisiniz. Türk bayrağı taşımanın suç olduğu bir ülke konumuna geldiğimizi izlemezmisiniz. Basiretiniz mi bağlandı. Baş kumutanınız Mustafa Kemal Atatürk‘ün emanetine nasıl sahip çıkıyorsunuz. Daha düne kadar göğsünde taşıdığı Türk bayrağı rozetini çıkartıp atan Tayip beyden mi korkuyorsunuz. Ülkemiz Nato askeri uyutması ile yabancı askerlerin postalları  altında işgal edilmekte. Tayip bey Genişletilmiş Orta doğu projesi kapsamında eş başkan olarak Komşumuz Suriye’ye ülkemiz üzerinden harp açmış, İsrail ve Amerika menfaatleri doğrultusunda çalışmaktan korkmamakta Bob başkanlığını itiraf etmektedir. Akil adamlar tiyatrosu gerçek yüzünü göstermiş, İslam cumhuriyeti savunuculuğu yapmakta sakınca görmemektedirler. Düne kadar PKK terörü ile savaşan Siz Türk silahlı kuvvetler mensupları, bu gün savaştığınız kişilerin gizli tanıklığında yargılanıyorsunuz. Her türlü yalan ve dolanla iktidarını sürdürmekte kararlı olan Başbakanın en büyük destekçisi İsrael ve Amerika olduğunu nasıl görmezsiniz. Topraklarımız halkımız uyutularak yabancılara peşkeş çekilmekte, henüz daha geç olmadan Sizler şerefle taşıyacağınıza and içtiğiniz ünüformanızın hakkını vermiyecekmisiniz? Türkiye Cumhuriyeti_nEy Türk silahlı kuvvetlerinin bağrımızdan çıkmış namuslu, onurlu vatan evlatları. Daha geç olmadan Bağımsızlığımızı koruma görevinizi yerine getiriniz. 1992 yılında %95 halk oyuyla kabul edilmiş olan anayasamızda bu hak sizlere verilmiştir. Gerektiğinde Silah zoruyla Yürütmeye müdahele etmeniz Hainleri ifşa ederek yargılamanız Türk milletinin sizlere verdiği bir görevdir. Kanla irfanla kurduğunuz Cumhuriyetimizi gerektiğinde kanla irfanla koruyunuz. Bu vatan toprağını arkasına bile bakmadan terkedenleri göreceksiniz. İhanete bulaşmış vatan hainlerini seçim kandırmacaları ile iktidardan indirmek hayaldir. Memleketin bütün devlet daireleri, mahkemeleri, okulları, ünivrsiteleri, basın ve yayın kuruluşları ve  hatta polis teşkilatının büyük bir bölümü cebren ve filen ele geçirilmiştir. Bu sebeple Görevinizi yerine getiriniz. Hiç kuşkunuz olmasın Türk milleti her zaman olduğu gibi peşinizden gelecektir.

Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır.

Çünkü vatan yoksa birey de olmaz, bireyin, bugün o çok kutsanan  özgürlükleri de olmaz. Vatansız, imanın da, ibadetin de, namusun da, haysiyetin de bir anlamı kalmaz.
Özgürlük de vatanla kaimdir.

Mehmet Tevfik Özkartal

Slot Bonus New Member 100

tempatwisatagarut.com

alltempatwisata.com

Slot Online

Slot88

smartpromocodes

RTP Slot

Slot Gacor Gampang Menang

demo slot pragmatic

slot deposit pulsa tanpa potongan

Genel kategorisine gönderildi

TÜRK OLMAK

Bilindiği üzere, Tanrı insanları kavimler halinde yaratmıştır.              ( Hucurat, 13 )

Yine yaratan her kavme ayrı bir dil ihsan buyurduğunu belirtmiştir.  ( Meryem, 51 )0003

Tanrıya neden, hangi sebeple böyle ayetler indirdiği sorulamıyacağına göre,  oturup düşünmek gerekmektedir. Tanrının verdiği kimliği, dili ve diğer değerleri dünya durdukça, muhafaza etmek ibadet etmeye eş değerdir.

Koruyup kollanmadığı takdirde, netice ölümdür, millet olarak yok olup gitmektir. Demek ki, bu dünya arenasında “ yar var olup yaşama veya yok olup gitme ”savaşı vardır. Şunu da unutmayalım. Hiçbir kimliğe söz söyleme hakkımız yoktur. Çünkü Peygamber Efendimiz “ Tanrının verdiği bir kimliğe dil uzatmak, küfürdür ” buyurmuştur.

Biz Türkler, bu emre çok dikkat etmemize rağmen, yabancılar ve ne hikmetse içimizdeki bazı gruplar Türk adından nefret etmektedirler. Hatta bazı gruplar‘da düşman olarak görmektedirler. Türkiye’de çeşitli etnik grupları tek tek sayanlar her birinin karşısına milyon rakamları koyarlar ve Türk’ü azınlık haline düşürürler. Ve bunun neticesinde derler ki, “ Türkiye Cumhuriyeti, bir etnik gruba mâl edilemez.”Dikkat ederseniz son yıllarda “ Türk kimliğini ” tartışmaya başladılar. Türkiye’de kimine göre 36, kimine görede 42 etnik gruptan sadece bir tanesiymişiz! Türk de kim oluyormuş ?

Bu gün bu toprakları vatan haline getiren Türk milletini, sanki Türk olmak suç işlemiş durumuna düşüren insanları ve onların zihniyetlerini gözler önüne sermeliyiz. Kendilerini Türk kabul etmeyen insanlara şöyle sesleneceğiz: Sizleri Türkiye’ye biz davet etmedik. Sizler Rus’ların, Almanların, Sırpların zulmünden kaçarken bizlere sığındınız. Sizleri ölümden kurtardık, sizlere kucak açtık, sizlere hürriyet verdik, sizleri yedirdik, içirdik, giyindirdik, sizlere toprak ve ev verdik, sizleri okuttuk, sizlere iş verdik, sizlere kendimizden farklı görmedik, sizleri zengin ettik, sizleri devletin bütün makamlarına getirdik.

Türk olmak, kendini Türk olarak tanımlamak, bir suç değil, aksine bir şereftir. Hiç kimse hayal kurmasın, Tanrının bizlere armağan ettiği adımızdan ve dilimizden vaz geçmeyeceğiz.

 

Mehmet Tevfik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi

21 ARALIK VE BU GÜN

On gün önce kıyameti beklerken bu gün yeni bir miladi yıl olan 2013 e kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz hep beraber. 21.12.201221 Aralık gecesi uyku uyumanın imkanı yok. Bir şeyler okuyunca, göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim. Önce tuvalete gideyim sonra yatarım diye düşündüm. Bu hareketimin defalarca uykumu kaçırdığını bir kez daha anladım. Tuvalet dönüşü odama girerken her seferinde  bir şeylerin hareket ettiğini gördüm. Acaba bu yaratıkları benden başka gören yok mu? Sanırım her ne kadar inanmamış gibi görünsemde 21 aralık kehaneti bir şekilde bilinç altıma işlemişti. Yeter artık! Bir korku filminin içinde miyim? Uykum parçalandı iyice artık. Pencereden dikkatli baktığımda, havanın henüz aydınlanmadığını görüyordum. Japonyada Güney amerikada çoktan gün ışımıştı. Tıpkı bir oyun gibi. Şirirnce’de her kez kıyametinkendilerine uğramayacağı inancı taşıyor, hayatta kalma şansının keyfini yaşıyorlardı. Ben Şirinceye  oda bulamam diyerek gitmemiş, kıyameti ailem ile birlikte karşılamaya karar vermiştim. 22 aralık sabahı her şey yerli yerinde duruyordu.  Maya takvimi bir şekilde geçerliliğini yitirmiş gibi gözüküyordu. 31 Aralık 2012 Kehanetinin gerçekleşmesi çok geç artık. Onu, bu hayattaki hicri  takvime yönlendirdim.

Ve ben de kendi miladi takvimimde bir provasını daha yapabilirdim. Yine gece oldu. Gecelerin çocuğuyum ben. Savulun bakalım. Savulacak kimse olmadığına emin olmalıyım öncelikle. Gece gece başımıza dert almayalım. Başsız bile günlerce yaşarım gerekirse, o ayrı. Geriye dönük 40 yılı düşünüyorum. Almanyada geçirdiğim yıl başı gecelerinde saat 00 oldumu, havai fişek atmak için dışarı çıkarken, muhakkak çok sıkı giyinmemiz gerekirdi. Ne kadar ilginçtir’ki muhakkak Karı görürdük. Napıyorum ben. Niye ses çıkarmaya çalışıyorum. Neden böyle saçmalamaya başladım. İlk defa gömlekle dışarıdayım. Hava fişekleri ateşlemek için şişelere dizdim dışarıda yazdan kalma bir hava var. 15 derece 40 yıl sonra ilk defa kışın ortasında yaz gibi bir havada miladi takvimle yeni bir yıla giriyorum.

Neresi burası? Cennete ya da cehenneme inanmadığıma ve bir şeyler gördüğüme göre burası cehennem sanırım. Ama ateş yok ve karanlık. Bir şeyin içindeyim. Buradan çıkarsam belki anlayabilirim. Biraz daha mücadele, biraz daha gayret. Yapabilirsin, hadi. Yapabilirim, hadi Memoş ha gayret.

Tekrar aydınlık. Hayır ölmemişim. Ne bekliyorum ölmek için. Bir dost mu? Acıyan yardım etmek isteyen birini mi? Bir tek kişi mi? Bunların hepsi mi? Kimi bekliyorum? Bu kadar saçmalık yeter. 2012 yi Şirincede gömebilliriz artık. 2013 e bir kala yazıyorum miladi takvimde hoş geldin diyerek yeni yıla.  Unutmadan Canlarımı, Dostlarımı. Kıyameti beklemiyorum artık.  Belkide ilk defa yaşamımda, havaya fırlattığım havai fişeklere ödediğim paraya acıyorum. Bir duble rakı doldurup bardağıma, sağlığınıza kaldırıp içiyorum.

Gülerek çevremde ömürlerinden kaybettikleri bir yıla sevinen ve çılgın gibi eylenenleri seyrediyorum. Biliyorum‘ ki artık benim için kıyamet bu yaşama veda ettiğim gün. Ve benim gibi insanlar gittikleri yerde fazla duramaz,. çabuk dönerler. Kapatın gözlerinizi. İlk hatırladıklarınız ile şimdiki zamanın arasında, kaç saniye olduğunu düşünün.Miladi takvimdeki  yaşınıza kanmadan. Gönlünüze dönün. Her iki dünya arasındaki gidiş gelişlerinizi bir yaş olarak düşünün.

Ne dersiniz canlarım yaşadığımız  Dünyamız ısınıyormu ne?

Mehmet Tevfik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi

Türk dünyasında arka arkaya kayıplar

Turan Yazgan
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde 1938 yılında doğan Turan Yazgan, ilk ve orta öğreniminin ardından 1959 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. İmar ve İskan Bakanlığı Bölge PlanlaTuran-Yazganma Daire Başkanlığı’nda ”İktisadi Araştırmacı” ve ”Bölge Plancısı” unvanlarıyla beş yıl görev yapan Yazgan, 1963 yılında İtalya’ya, Güney İtalya Bölge Planlaması konusunda staj yapmak üzere gitti.
Yazgan, 1966 yılında İktisat Fakültesi’ne asistan olarak girdi. ”Şehirleşme Açısından Türkiye’de İş Gücünün Demografik ve Sosyo-Ekonomik Bünyesi” adlı tezle doktorasını tamamlayan Yazgan, 1971 yılında ”Gelir Dağılımı Açısından Sosyal Güvenlik” konulu teziyle doçent oldu.
Turan Yazgan, 1977 ve 1978 yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi Planının Genel Koordinatörlüğü görevini üstlendi. Bölgede yapılan araştırmaları müteakip ortaya çıkan yedi ciltlik Güneydoğu Anadolu Gelişme Planı’nı, Başbakanlık Tarım ve Toprak Reformu Müsteşarlığı’na sundu. İktisat Fakültesi’nde 1979 yılında profesör olan Yazgan, üniversite senato üyeliği, üniversite yönetim kurulu üyeliği ve anabilim dalı başkanlığı yaptı.Turan-Yazgan_01
Prof. Dr. Turan Yazgan, 2000 yılında istifa ederek üniversiteden emekliye ayrıldı. Prof. Dr. Turan Yazgan, 1980 yılında kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın genel başkanlığını yürütüyordu. Evli olan Turan Yazgan, üç çocuk babasıydı.
”Hayatta insanlar iki şekilde yaşar. Birincileri kendileri için ikincileri ise Milletleri için.Turan hocamız, Adı gibi Turan için yaşadı. Mektepler açtı. Gençlerin gönüllerinde Turan sevdasını yeşerttti. Adı gibi inançlıydı rahmetli hocamız. ”Rahat uyuyun Turan hocam emanetiniz   yetiştirdiğiniz  öğrenci, hocalar ve Turan sevdalıları sayesinde  devam edecektir. Tüm Türk dünyasının başı sağolsun. Nur içinde yatınız.

M.Tevfik Özkartal.

Genel kategorisine gönderildi

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın edebiyatının bittiği yerdeyiz.

0003Demokrasi getiriyoruz, Globalleşiyoruz kandırmacaları ile Milli, Ahlaki, Dini değerlerimizi, duygularımızı yok etmeye çalışan bir kuşatmanın eşiğindeyiz. Ne yazıkki  bilerek veya bilmeyerek dalgınlık, dikkatsizlik, boş bulunma, aymazlık,  ihtiyatsızlık sapkınlık, doğru yoldan ayrılma uykusuna dalmış  bir hükümetin ben yaptım oldu felsefesine karşı daha fazla tahammül gösterilemez.

Sağcısı, solcusu, inançlısı, inançsızı, bir araya gelme bir olma zamanıdır.

Türkiye Cumhuriyetinin özgür bireyleri olarak Türkiye Büyük Millet meclisinde %51 oyla çoğunluğu eline geçiren , ve ben yaptım oldu felsefesini vatandaşlara dayatan bir hükümeti oylarımızla oturdukları koltuktan indirmek zor olmasa gerek. Çoğunluğunun Milli görüş felsefesinden gelmiş olmalarına rağmen Milliyi yok sayan bu aymazlara meydanın boş olmadığını göstermek hangi inançtan, hangi kökenden  olursa olsun kanla büyüklerimizin binlerce şehit vererek düşman işgalinden kurtardıkları  vatanımızı korumak ve kollamak durumundayız. Atatürk ilke ve inilaplarını muhafaza ve müdafa etmek öncelikli vazifemizdir.

Atatürk ilke ve inkilaplarına yapılan saldırı Amerika ve Avrupa dayatmaları  sonucunda karşı devrime dönüşmüştür.  Allah dincilerin,dinimizi siyasete alet edenle30agustosrin  değil gerçek inananların yanında olacaktır. Allahın  Emanet  olarak bahş ettiği  bedenimiz bu uğurda feda olsun. Kanlımı kansızmı olsun! Bu uğurda Gazamız mubarek olsun.

Vatana bilerek ihanet sözcüğünü henüz kullanmak,mevcut hükümeti  milli ve manevi  değerlerimizi yok ediyorlar suçlaması ile bütün bakanlarımıza haksızlık yapmaktan korkuyorum.

Sayın Cumhur başkanımızın ve sayın  Başbakanımızın            VİDEO  TIKLAYIN

bir an önce daldıkları bu rüyadan uyanmalarını umud ediyorm. Unutmamaları gereken tek şey bir ulusun mutluluğu sadece para değildir. Nitekim Peygamberimiz’ de: Havâic-i asliyye “İnsanın normal olarak maddi ve manevi  hayatı idame ettirmek için insanın muhtaç olduğu şeyler.  Diyebileceğimiz  zaruri ihtiyaçlarını şu üç şeyle sınırlandırmıştır:

1.Belini doğrultacak birkaç lokma,
2. Vücûdunu soğuk ve sıcaktan koruyacak bir hırka,
3. Başını sokacak bir ev.

Ulusal kurtuluş savaşımızı zaferle taçlandıran büyük taarruzun 90. Yıl dönümü nasıl kutlandı diye sormayın.

Milli düşünceden yoksun bir hükümetin almış olduğu kararlar Milli bayramlarını unutmak istemeyen,  bu günleri  arzu ettikleri şekilde kutlamak isteyenleri  engelliyemeyeceklerini anlamışlardır umarım. Milli bayramlar toplumun ortak paydalarını teşkil ederlerki, hiç bir güç bu duygu seline karşı duramaz. Ne yazıkki 89 yıldır büyük bir coşku ile kutladığımız 30 Ağustos zafer bayramımız Hükümetin almış olduğu bir kararla yasaklanmış olup  hak ettiği gibi kutlanamamıştır. Devleti yönetenler  toplumun büyük bir kısmının  bu günü kutlamak için bir araya gelmelerine bile tahamül edememiş, Devlet binalarına Türk bayrağı çekilmesi , Atatürk’ün heykellerine Çiçek, çelenk konması engellenmiştir.

Tüm bu kararlar  Türk Polis teşkilatını halkla karşı karşıya getirmiş istenmeyen olaylara vesile olmuştur.

Boğaz içi köprüsünde  30 Ağustos zafer bayramımızı  kutlayan motorluları hayran hayran izleme fırsatı bulmuştum.  En azından Trafik polisleri bu konvoya mudahale etmediler. Hoş sağ şeritten başka bir şeritteki araç geçişini engellemediklerinden olsa gerek  müdahele edecek bir durumda yoktu. Bu geçişi organize eden, bu geçişte yer alan her can’ı gönülden kutluyor  teşekkür ediyorum.

İşte sayın Reysicumhurumuz ve sayın Başbakanımız durum bundan ibaret İnsanlığa armağan edilmiş bu muhteşem İslam dini adı altında yaptıklarınız  ve sonuçlarından arkanıza baktığınızda rahat uyuyuyabildiğinizden  eminmisiniz. Yolunuzu Amerika başkanının sözlerinde değil Yüce kitapta arayınız. Size en doğru yolu göstereceğinden emin olabilirsiniz.

M.Tevik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi

BAŞBAKAN’IN AYIBI

Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir.Oruc

Çanakkale Geçilemez.

Çanakkale savaşının 95. kurtuluş yıldünümüne girdigimiz bugün aziz şehitlerimiz adına kutlamalara katılan Başbakan yardımcısı Sayın  Bülent Arınç bey bile Büyük komutan Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına rahmet okurken, Çanakkale Belediye Başkanı’nın konuşmalarından sonra Cumhur başkanımız, Başbakanımız’ın gönderdiği mesajları dinledim TRT televizyonundan. Kulaklarıma inannamadım. O kadar konuşmacı, ve mesaj gönderen devlet yönetenlerin içerissinde bir tek Başbakan RECEP TAYİP ERDOĞAN’ın mesajı çok ilginç gedi bana. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Çanakkale savaşında gösterdiği büyük askeri başarı, İstiklal harbi, Baş komutanı,Türkiyenin ilk Resicumhurunun adının geçmediği bir mesajdı gönderdiği.Türkiye Cumhuriyetinin % 50 oy alarak seçimle Başbakan olmuş bir kişinin böyle bir hata yapması mümkünmüydü. Kendisine oy vermemiş olmakla birlikte demokrasiye olan inancımdan dolayı kendisini Başbakanımız olarak kabul etmiş hatta yaptığı bir çok olumlu konularda da desteklemiştim. Bu gün ise düşünüyorum.! Beni nasıl bir Baş Bakan yönetiyordu Tanrım.UTANDIM.

Aslında çanakkalede yaşanan bir savaş degil bir kurtuluş degil bir inancın inancımızın mücadelesi idi orada şehit düşen ninelerimiz dedelerimiz inançlarının gerekenini yerine getiriyor 8 yaşında 10 yaşında çocuklarını çanakkale savaşına göndererek git ogul ya şehit ol yada gazi diyerek ellerine kına yakarak askere çocuklarını gönderiyorlardı.Mehmet akifin bir hilal uguruna yarap ne güneşler batıyor mısrasında oldugu gibi’ bir inanç uğruna canlarını vermekten çekinmiyorlar öleceklerini bildikleri halde düşman askerlerinin üzerlerine ALLAH,ALLAH sesleriyle ellerinde süngülerle adeta ölüme koşuyorlar idi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk askerlerine ben size savaşmayı degil ölmeyi emrediyorum diyerek ordaki askerlere inancları ugruna vatan millet ugruna canları malları namuslarını kurtarmak ugruna bunu emrediyor idi.

Rahat uyu Atam. Sen Tanrı katında bu milletin dualarıyla zeten yerini almışsındır. Sana bu gün bu terbiyesizliği yapan Baş Bakanı’da İnananı, inanmayanı aziz  Milletimin vicdanına bırakıyorum…

Mehmet Tevfik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi

Acentalar şokta

Bundan sonraki ITB’de tatil satışı da yapılacak. Özellikle Berlin kentindeki seyahat Acentaları panik içinde haklarını savunması için Alman Seyahat Birliği (DRV)’ni göreve çağırdı.ITB DRV ile ITB yöneticileri arasında yoğun tartışmalar başladı. ITB yöneticilerinin yaptığı duyuruya göre, bundan sonraki ITB fuarlarında tatil ve seyahat satışlarına da yer verilecek.

Dünya’nın tartışmasız en büyük turizm borsası ve fuarı olan ITB Berlin Turizm Fuarı’ında bugüne kadar doğrudan tatil satışları yapılmıyordu.

Şimdi Alman seyahat Acentaları büyük tedirginlik içinde. Zira bu acentaların en büyük mesleki birlikleri olan DRV’nin hesaplarına göre, ITB fuarlarında yapılacak tatil satışları onlarca belki de yüzlerce milyon Euro tutarında olabilir.  Fuara her sene Almanya’Nın her yerinden yüz binlerce ziyaretçi geliyor. Ve bilindiği gibi, fuar satışları genelde indirimli bir kampanya çerçevesinde satılıyor. Bu indirimden haberdar olacak Alman tketici, bu durumda çok daha fazla sayıda fuara akın edecek ve tatil satın alacak.

Bu durum elbette yerleşik seyahat acentalarının ekmeğindeki yağı alacak. Bu sebeple DRV, ITB yönetimiyle yoğun bir tartışma içine girdi.

DRV: ITB rekabete açılamaz .Ancak ITB yönetiminin bu planı, Alman sektör meslek örgütü Alman Seyahat Birliği (DRV) tarafından tepki ile karşılandı. DRV Başkanı Jürgen Büchy, konu ile ilgili olarak “Dünyanın en büyük turizm fuarı rekabete açılamaz” dedi.

ITB: ITB DRV’ye ait değildir. ITB’nin sahibi David Ruetz ise DRV başkanının bu çıkışına “ITB DRV’ye ait değildir” sözleri ile karşılık verdi. Yapılan anketlerde katılımcı ve ziyaretçilerin yarısının ITB’de fuar satışını istedikleri sonucuna ulaşıldığını söyleyen Ruetz, bu talebi daha fazla göz ardı edemeyeceklerini belirtti.

Profesyonel ziyaretçi sayısı arttı. Bu yıl 46. kez kapılarını açan dünyanın en büyük turizm fuar ve borsası ITB Berlin’i 44 bini Almanya dışından olmak üzere 113 bin profesyonel ziyaretçi ziyaret etti. 187 ülkeden 10 bin 644 katılımcının yer aldığı ITB Berlin’in profesyonel ziyaretçi sayısının geçen yıla göre 2 bin 200 arttığı bildirildi.

Tourexpi

Genel kategorisine gönderildi

Şimdi Öksüz kaldık

Sayın Cumhur Başkanım, şimdi sırası değildi; hoş Tanrının işine pek karışılmaz sizi bizlerden çok sevdi anlaşılan, vardır bir bildiği.Vesikalik_02 Bizler, üzgün ve yoksunuz şimdi. Bırkaktığınız emanet emin ellerde gözünüz arkada kalmasın.

Gaflet,delalet,ve hatta hiyanet içinde olan insanlar sevinmeyiniz.Bir Dentaş gider binlercesi gelir. Sizi tanıyıp fikirlerinizden feyz almış olmaktan dolayı grurluyum. Bu acılı günümüzde  Ailenize tüm Kıbrıslı kardeşlerime sabır diliyorum. Tanrının rahmeti üzerinize olsun. Mekanınız cennet olsun. Bize bahişettiğiniz yavru vatanmnızda huzur içinde yatınız. Nurlar üzerinizden hiç eksik olmasın.
Kıbrıs tarihine damgasını vuran Denktaş, Türk dünyasının önemli liderleri arasında yerini aldı. Ömrünün son dakikalarına kadar devletin varlığını vurgulayan ve Kıbrıs Türklerine sürekli, ”Devlete ve bağımsızlığa sahip çıkın, anavatan Türkiye’ye güvenin” çağrısı yapan Denktaş, Kıbrıs Türklerinin eşit egemen hakkından, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden ve Türk askerinin adadaki varlığından taviz vermedi. KKTC’nin kurucu cumhurbaşkanı Denktaş, hasta yatağında dahi devleti düşündü.
Son anlarında bile Kıbrıs Rum tarafına ”Burası bağımsız bir cumhuriyettir” diye seslenen Denktaş, 23 Aralık 2011′de, hayatının ele alındığı bir etkinliğe gönderdiği mesajda, ”Mücadelenin yeni nesle anlatılması herkesin vatan borcu” demişti.
Rauf Denktaş, hayatının anlatıldığı belgesel sonrasında, ekrandan yaptığı konuşmada, 197 günlük hastalık sürecinde kendisini arayıp destek olan, kendisi için dua eden herkese teşekkür ederek, Kıbrıs Türk halkının sevgisinden moral bulduğunu, motivasyonunun arttığını söylemişti.0007
Kıbrıs Türk halkına, devletine sahip çıkması için çağrıda bulunan Rauf Denktaş, ”Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır” demişti.
Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için verilen mücadelenin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Denktaş, bu mücadelenin yeni nesillere anlatılmasının herkesin vatan borcu olduğunu ifade etmişti.
”Bağımsızlıktan asla vazgeçmeyin”
Kıbrıs Türk halkının, geleceğe bakarak, geçmişte yaşananların bir daha olmaması için dik durması, Türklüğüyle gurur duyarak, Atatürk ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini vurgulayan Denktaş,”Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin” demişti.
Müzakere masasında bunların bilinciyle oturulması gerektiğini, Maraş, Güzelyurt ve Karpaz yarımadası konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğini dile getiren Denktaş, ”Karpaz stratejik bakımdan çok önemli bir bölge. Asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesi gerek” ifadesini kullanmıştı.
”Kimse bizi bu yurttan, vatandan mahrum edemez” diyen Denktaş, Kıbrıs Türk halkının Anavatan Türkiye’ye güvenmesini istemişti.
”Anavatana gelecek her zarar, bize de zarar verecektir” ifadesini kullanan Denktaş, Kıbrıs Türk halkının kimseye muhtaç olmadan yaşama, her zorluğun üzerinden gelecek gücü olduğunu kaydetmişti.denktas
Rauf Denktaş Kimdir , Rauf Denktaş hayatı , Rauf Denktaş Hakkında Bilgiler , Rauf Denktaş ve KKTC İçin Yaptıkları Çalışmaları , Rauf Denktaş Biyografi , Rauf Denktaş Yaşamı Özgeçmişi Hakkında Bilgiler
Denktaş, KKTC Devleti’nin bir evlat gibi olduğunu, bu evladı yaşatmak gerektiğini, ona zarar vermeye çalışan herkese ”dur” demenin tüm Kıbrıslı Türklerin görevi olduğunu vurgulamıştı.

Mehmet Tevfik Özkartal

Genel kategorisine gönderildi