Mayıs 1919 tarihinde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatmak üzere Samsun’a ayak bastı. Atatürk, Nutukta “1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım” demiştir. 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. İngiliz ve Fransızların işgali altında İstanbulda hor görülen aşağılanan Osmanlı tebası adındaki Türklüğün bu işgale Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ellibeş arkadaşıyla Anadoluya geçerek işkale baş kadırdığı gündür.
Bu günkü Türkiyemizin durumu 19 Mayıs 1919 dan farklı değildir. Memleketimizin her karış toprağı yabancı sermayenin işgali altındadır. Yabancı ajanlar Türkiyenin her yerinde cirit atmaktadırlar. Nato ve Amerika askeri anlaşmaları çerçevesinde memleketimiz yabancı askerlerin istilasına uğratılmıştır. O zaman işgale onay veren Osmanlı hanedanı ve yardakçıları, Bu günse Tayip Erdoğan Hanedanlığı ve yalakalarıdır. O yıllarda hanedan mensupları ve hanedan yalakaları nasılki menfi menfaatleri doğrultusunda İşgale onay verdiyse, bu günkü hükümet ve yalakaları Vatanın işgal edilmesine onay vermişlerdir. Millet çaresiz ve fakirlik içindedir. Günümüzde Reyhanlı’daki patlamanın ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, kutlamalarını iptal etmesi aslında Türk milletinin 19 Mayıs 1919 ruhu ile Kutlamadan vaz geçip yeni bir Kurtuluş savaşının başlatılması için yürümelidir. Başbakan Tayip Erdoğanın Hitlerin Nutkundan esinlendiği ve bir televizyon programında ‘’Taraf olmayan Berteraf’’ olur sözleri zihinlerimizden silinmemelidir. Bu günkü Silivri Ceza evi ne yazık’ki Berteraf olanların bir zamanların Almanyasındaki çalışma kanpına dönüşmüştür. Ve bu iktidar el değiştirmedikçe kimse Silivriden tahliye kararı beklememelidir. Ne yazıkki günümüzde demokrasi adı altında Hitlerin benim savaşım adlı kitabından, benzerlik içeren bir çok uygulamayı günümüz Türkiyesinde görmek mümkündür. Çok kısa bir zaman içerisinde Silivri bile yetersiz kalacaktır. Muhalifler için yeni yerleşkeler hazırlanacaktır. Bu günkü hükümetin ve yardakçılarının savunduğu Emevi, Hanefi inancının dışında kalan her türlü inancı taraf olmadığınızda berteraf edeceklerinden hiç şüpheniz olmasın. Bu sebeple 19.Mayıs 2013 kutlamalardan öte ikinci bir Kurtuluş savaşına gebedir. Gün bu hükümeti yıkmak, kurtuluşa, özgürlüğe, insanca yaşamak adına bağımsız Türkye Cumhutiyetinde birleşerek ve büyüyerek Taraf olma günüdür. Tanrı Türkü korusun Gazanız mübarek olsun. Bütün bu planların gerçekleşmesinde çaba harcayan, destek veren her kim olursa olsun bir zamanlar Almanyada Hitlerin ve yardakçılarının başına gelenler kendilerine örnek olsun. Türk milleti her koşulda ve her şartta bu oynanan oyunu bozacak güce ve inanca sahip olmuştur. Türkiye cumhuruyetinin kuruluş felsefesinde vatan toprağını gerektiğinde kanla irfanla kollama koruma vardır. Her dinden her dilden her milletden bu topraklarda özgürce yaşayabilme imkanı dünyada hiç bir ülke insanına nasip olamıştır. Bu gün bunun kıymetini bilmeyenler bir gün başka başka milletlerin esiri ve güdümü altında yaşamaya başlayınca bu vatanın kıymetini anlayacaklardır. Umarım geç kalınmış olmaz. Unutmayınızki Winston Churchill Mustafa Kemal Atatürk için şu sözleri sarfetmiştir. Dünyaya her 100 yılda bir dahi gelir, bu yüzyılın DAHİSİ VE KAHRAMANI Türklerden çıktı. Bu gün sahip olduğumuz bu vatan topraklarında özgürce ve kardeşçe yaşayabiliyorsak Türk milletine Tanrının bir armağanı olan Mustafa Kemal Atatürkün izinden gitmelliyiz. Vatan topraklarında gözü olan başka başka milletlerden medet ummadan kendi gücümüze ve inancımıza güvenmeliyiz.
Mustafa Kemal Atatürk 14 Haziran 1919’da Franklin Bouillon’a şöyle demiştir;
Biz; haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Başka bir devlete bağlanma, O devletin oteritesine boyun eğme yüzünden, Bağımsızlığımızdan mahrum kalmaya tahammül edemeyiz. Bağımsızlık denildiği zaman, tabiki, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve her durumda tam Bağımsızlık demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrum bırakılmak milletin ve memleketin, bütün Bağımsızlıklardan mahrum bırakılması demektir.
İşte Tarihinin hiç bir döneminde başka hiç bir milletin boyunduruğunda yaşamayı kabul etmemiş, kendi vatan topraklarını gerektiğinde korumasını kollamasını bilmişlerdir. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar aynı dili konuşan bu milleti yok saymak Türk adını silmek yok etmek hiç bir başka kavme nasip olmayacaktır. Çünkü Türk milleti tarihinin hiç bir döneminde kendine ihanet etmeyen başka bir kavme eziyet etmemiş, hakir görmemiştir. Aksine birlikte yaşadığı kavimlere eşit haklar vererek kurdukları devletler ve imparatorluklar da mutlu yaşamalarını sağlamışlardır. Tarih tekerürden ibarettir. Unutmayınız ki bu devlet’e bu gün hainlik edenler bir gün gelecek yaptıklarından dolayı pişmanlık duyacaklardır. ve unutmamalıdırlar ki son pişmanlık para etmeyecektir.
Mehmet Tevfik Özkartal